17. "IN TIME"

414 30 6
                                    

'Bu küçük hanım benim kızım...'

"Merhaba Prenses Merida ben Jooheon Abi'n. Umarım tanıştığımıza sende benim kadar memnun olursun." dedikten sonra Kavin'i kucağına almak için başıyla senden izin almıştı. 

Memnuniyetle kızını emanet etmiştin sende.

"Sevgilin geldiği için artık mutlusundur değil mi (ismin) abla.."

Changkyun göz kırpmıştı sana. Jeju'daki konuşmanızı açıklığa kavuşturmak için söylemişti elbette. Kihyun'un bakışlarından her şeyin onun için daha anlamlı geldiğini anlayabiliyordun şimdi.

"İnsanın böyle güzel bir sevgilisi olunca nasıl mutlu olmaz Changkyun. Hem ayrıca benim bonuslarım da var."

"Peki biz de yakından tanıyabiliyor muyuz bonuslarını (ismin)?"

"Bu cesaretinizi neye borçluyuz Wonho Bey?"

"Arkadaşlarınızın sarhoş eden güzelliğine..."

"Siz kahvaltıda yürek mi yediniz Shownu?"

"Hangi yürek? Hani? Nerde yürek? Bakabiliyor muyuz o yüreklere biz acaba (ismin)?" demişti Güneş.

"Güneşciğim, aramaya kalkarsanız işiniz zor. Malum bu ikisinin vücutları dört dönüm arsa. Bak Kavin tırmanmaya başladı. Akşama ancak çıkar tepeye. Shownu, rahatsız ediyorsa alabilirim?"

"Tüy gibi bu prenses. Neden rahatsız olayım, hissetmiyorum ki! Aslında hissettiğim bir şey var ama ağırlıkla alakalı değil..." derken burnunu kapatmıştı Shownu.

"Gel bakalım bana Prenses Merida biz seninle pudralanmaya gidelim.."

Damla uzanıp Shownu' nun tepesine çıkmış kızını alırken gözünün önünde canlanan hayale bir an için kendini kaptırmıştın. Ve neredeyse hayalindeki düğünü alkışlamak için ellerini havaya kaldırmışken kendine geldin. Boşta kalmasın diye birbirine vurduğun ellerinden çıkan sesle herkes bir an da irkilmişti ve hatta sen bile.

"O zaman ben sizin bugünlük programınızı size aktardıktan sonra kızlara şirketi gezdireyim diyorum."

"(ismin), bugün öğle yemeğimizi hep beraber yiyelim o zaman... tanışmamızın şerefine. Sen ne dersin?" dedi Hyungwon.

"Olur aslında. Yemek için bir plan yapmamıştık biz de değil mi kızlar?"

"Buralarda şöyle lezzetli bir et ve ramen yiyebileceğimiz güzel bir yer varsa hayır demeyiz. Biliyorsun Damla ete bayılır..." diyen Güneş olmuştu.

"Bilmem mi? Shownu'nun kız versiyonu. Senin de Wonho' dan bir farkın yok ramen konusunda. Çok çabuk alıştınız Kore'deki yemeklere."

"Arkadaşlarının kimin versiyonu olduğunu öğrendik. Peki sen hangimizin kız versiyonusun (ismin)?"

Yine zevzekliğini yapmıştı Minhyuk, her zaman ki gibi. Yalnız bu sefer kimseden dirsek darbesi yememişti şaşırtıcı şekilde. O sırada içeri giren Damla söze karışmıştı.

"Sanırım fazla düşünmeye gerek yok Minhyuk Bey. Akıllı bir insansınız bence siz bunu çoktan çözmüşsünüzdür."

"Oo yoksa sizden büyük müyüm Damla Hanım?"

"Malesef bu konuda sizi sevindiremeyeceğim. Laf sokmak bizde genetik sayılır. Seninle aynı doğum tarihine sahip olduğumuz için öyle söylemiştim ben. Kasım doğumlular genelde daha zeki olurlar aslında..."

Damla'nın cümlesinin bitmesiyle Güneş ve sen göz göze gelmiş ve aynı anda 'Maknae işte' demiştiniz.

"Hem kasım doğumlu hem de maknae mi? Double etki bir arada yani. Sanırım çok iyi anlaşacağız..." diyen Changkyun a 'doğru tahmin' anlamında başparmağıyla onay vermişti Damla.

IGNORANT MANAGEROnde histórias criam vida. Descubra agora