HAVİN

55.7K 1.1K 69
                                    

Denizin dalgaları kıyıya vururken ben de yine geçmişimle yüzleşiyordum. Dalgalar nasıl kıyıya hırçınca,acımasızca vuruyorsa geçmişimde benim ruhuma öyle vuruyordu. En son ne zaman içten güldüğümü bile hatırlamıyordum. Acılarım ruhumun derinliklerine işleyip beni ele geçiriyordu.

Herşey 5 yaşına bastığım zaman başladı. Ya da ben ondan öncesini hatırlamıyordum. Doğum günümde babama beni annemi götürmesini istediğimde ertesi gün bakıcı ve korumalarla Muğla'ya yollanmıştım. Daha ne olduğunu bile anlamamıştım. Her gece babamın gelmesini beni evime götürmesini bekleyerek uyuya kalıyordum. Uyandığımdaysa bütün gün pencerede telefonun kenarında bekliyordum. Dakikalar,saatler,günler geçerken ben hala umut ediyordum. Babamı bekliyordum. Farkında olmadan aylar geçmişti. Ben artık babamın,ağabeyimin yüzünü bile hatırlamıyordum. En son beklemeyi bıraktım. Çocukça kendimi avutmayı bıraktım ve kendimi babamın beni unuttuğuna artık beni sevmediğine inandırdım. Yoksa hangi baba kızından bu kadar ayrı kalırdı ki? Hiç mi özlemiyordu? Kalbimi söküyorlardı. Yine bir şey yapamıyordum. Çıkmazlara girerken bile nefes almaya çabalıyordum. Beş yaşındaki bir çocuk nasıl nefes almaya çabalardı ki? Ben çabalıyordum. Zaten hiç bir zaman benim diğerleri gibi bir hayatım olmamıştı. Ailem için ben görünmezdim. Annemle ilgili hiç bir şey bilmiyordum. Sadece teyzeme yalvardığım bir gün bana annemin geleceğini beni bulacağını söylemişti. Annemde gelmiyordu belki de gelmişti ama ben onu tanımamıştım. Bir çocuk nasıl annesini tanımaz ki? Ben tanımıyordum. Annemin adını bile bilmiyordum. Bir kez olsun fotoğrafını bile görmemiştim. Babam beni hiçliğe hapsetmişti. Annem ise beni onsuzlukla sınıyordu.

Bir gün hiç beklemediğim bir anda hazırlanıp evime geri döndüm. Ben daha ne olduğunu bile anlamamıştım. Sadece babamın beni geri istediğini düşünüyordum. Havaalanından eve giderken içim içime sığmıyordu. Onlara olan kızgınlığım bir anda geçmişti. Sanki herşey geride kalmıştı. Konağın avlusuna girdiğim an silah sesleri ve zılgıtlarla karşılanmıştım. Ben korkuyla babamın bacağına yapışıp ağlamaya başladığımda babam yine beni görmemişti. Yine görünmez olmuştum. Teyzem beni kucağına alıp babamdan uzaklaştırırken ağlamam şiddetlenmişti. Sanki yine gidiyordum. Öyle sanmıştım. Teyzem beni kucağından indirdiği an yine babama koştum. Babamın elini sıkıca tutup ona bakmaya çalıştım. "Beni gönderme." Dediğim zaman bile bir tepki vermemişti. Sadece elini çekip hızla konaktan çıktı. Teyzem beni odama götürüp sakinleştirdikten sonra evleneceğini söylediğinde ilk başta anlamamıştım. Evliliğin ne olduğunu bile bilmiyordum. Sonradan anladım. Beni getirmelerinin nedeni teyzem evleneceği içindi. Yoksa hala o evde yanlızlığa mahkum olacaktım.

Günler bir şekilde geçiyordu. Yavaş yavaş büyüyordum. Büyüdükçe anne kavramını daha iyi anlıyordum. Onun olmamasını daha çok hissediyordum. Önceden beni kucağından indirmeyen abim yüzüme bile bakmıyordu. Teyzem evlenip başka bir şehre gitmişti. 7 yaşına bastığım gün bütün bunların nedenini anlamıştım. Abimle oynamak istediğimde beni sertçe ittiğinde merdivenlerden yuvarlanmıştım. Abimden yardım isterken bana "Annemin katilisin sen." Dedikten sonra arkasını dönüp gitmişti. Sonrada zaten bilincim kapanmıştı. Hastane odasında uyandığımda başımda sadece korumalar vardı. Onlara babamı sorduğumda cevap bile vermemişlerdi. Sonradan aklıma gelen soruyu sorduğumda aldığım cevapla kafamdaki soru işaretleri artmıştı. Ona katil ne demek diye sormuştum. O kelimenin anlamını asla ögrenmek istemezdim. Konağa gittiğimde hava kararmıştı. Avluya girdiğimde sadece mutfaktakiler yanıma gelip benimle ilgilenmişti. Hepsi merak ediyordu. Babamın sert sesiyle yukarı avluya baktım. Babamın gözlerinde o zaman anlam veremediğim bir duygu vardı. Şimdi ise o duygunun öfke ve nefret olduğunu biliyordum.

"Herkes işinin başına." Diye bağırdığında etrafımda kimse kalmamıştı. Ben korkuyla babama bakarken o hiç bir şey yapmıyordu. Dedem merdivenlerden inip elini uzattığında o eli sıkıca tutmuştum. Beni odama götürüp küçük bir pastanın üstünde mum üfletmişti. Dedem ilk defa bana ilgi gösteriyordu. Ona annemi sorduğum anda derin bir nefes alıp ayağa kalkmıştı. Sessizce odamdan gittiğinde benim yediğim pasta boğazımda düğümlenmişti. Pastayı bir köşeye bırakıp üstümü değiştirdikten sonra elime pastayı alıp odamdan çıktım. Etrafa dikkatle bakarken babamı gördüğümde ona bakmadan merdivenlere yöneldim çünkü artık ona karşı adım atmaya korkuyordum. Ona doğru her adım attığımda benden uzaklaşıyordu. Merdivenlerden inip konağın kapısını açtığımda kapıdaki korumalara pastayı uzattığımda ikisi de ne yaptığıma anlam verememişti. Pastayı alıp teşekkür ettiklerinde tek yapabildiğim kapıyı kapatıp odama yönelmekti. Merdivenlerden çıkarken babamın bana eliyle gel işareti yapmasıyla ona doğru koştum. Az önce bir adım atmaya korkarken şimdi yüzlerce adım atabilirdim.

HAVİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin