21♤

7K 810 292
                                    

Evimden varolan tüm neşemle çıkmış adımlıyordum. Hızlı ve heyecanlı tabirini karşılayacak adımlarla Baekhyun'uma gidiyordum kendimce. Sonra telefonuma gelen yeni bir bildirim duraksamama neden oldu. Mesajı okuduktan kısa süre sonra da, az önceki heyecanım hevesim her şeyim uçup gitmişti.

'Çıkamıyorum evden bir türlü.' Yazmıştı. Hemen sonra da 'Ablamlar uyumuyor.' diye eklemişti.

Gözlerim az biraz uzağımdaki evi buldu. Kaçmış hevesim anlık bir cesaret olup kanıma karıştığında, siyah tişörtüm ve siyah eşofmanımla geceye meydan okurcasına oraya yöneldim.

Vermiyor ya bana Baekhyun'u, kendi bilir ben öpe koklaya alacağım onu.

Kavuşturmuyor ya bizi, öyle sanmaya devam etsin ben koynunda uyuyacağım papatyamın.

Dünü bugünü yok, koynu var boynu var. Kokusu var buram buram cennet.

İki katlı evlerine yaklaşırken ses çıkarmamaya özen gösterdim. Baekhyun'un ikinci kattaki penceresinin altına geldiğimde, zihnimdeki planı kısa bir an canlandırmak adına duraksadım ve mesafe ölçümü yaptım. Akla mantığa sığmaz hiçbir şey yoktu. Delilik yapacağım diyordum ama delilik falan da olmayacaktı.

Yerdeki taşlara dahi sessizce basarken, evlerinin arka kısmında kalan erik ağaçlarına ilerledim. Erik ağacı varsa merdiven de vardı. Basit bir matematik denklemi gibiydi. Kasabanın uzun ve az dallı erik ağaçları, aynı ağacın odunundan bir merdivenle bütünleşirdi.

Düşüncelerimde hiç yanılmazken bulduğum uzun merdiveni, arasına sıkıştırıldığı iki daldan kurtararak aynı sessizlikte ilerlemeye çalıştım. Bir ara merdivenin uzun boyunu unuttuğumdan onu duvara sürtmüş ve tuhaf sesler çıkmasına neden olmuştum. Heyecandan dilimi dişlerken daha dikkatli bir şekilde onu Baekhyun'un penceresinin altına kadar taşıdım. Duvara dikkatle yasladığımda cebimden telefonumu çıkarıp Baekhyun'a yazdım.

'Pencereni aç.'

Hemen ardından arka cebime sıkıştırdığım telefonla merdivene ilk adımımı attım. Onu hafifçe sarsmaya çalışarak sağlamlığını kontrol ettim ve memnun kaldığımda ağır ağır çıkmaya başladım.

Tepemde duyduğum pencere tıkırtısı bana mesajımı okumuş sevgilimi fark ettirirken, halime gülümsüyordum. Ya da direk gülüyordum baya kafayı sıyırmıştım.

Dikkatli adımlarımı birbirine ekledim ve bir süre sonra merdivenin dengesiz bir hal almış gibi titrediğini hissettim. Boyu epey uzun olduğundan üzerinde dengede durmak da epey zordu.

Özenle son adımlarımı attığım sırada, şaşkınlıkla söylenmiş bir "Chanyeol." doldurdu kulaklarımı. Sesini alıp da saksılara çiçek gibi ekmek istediğim oğlana bakmadan dikkatle işime odaklandım.

Son basamakları da atlattığımda penceresini kavradım ve kollarımdan güçlü bir destek alarak yükselttim bedenimi. Baekhyun hayretle geri çekildiğinde tek hamleyle ışığı kapalı odaya girdim. Sokak lambaları ve ay ışığı vuruyordu odaya, karanlık değildi.

Elimin biriyle saçımı düzeltirken, bir yandan da bana geçmemiş şaşkınlığıyla bakan güzele sırıtıyordum.

"Seni kaçırmaya geldim bir tanem."

Konuştuğumda irkilmiş gibi bir tepki verip hemen ardından odasının kapısına koştu. Bir anda duyduğum anahtar sesiyle bizi korumaya almak adına kapıyı kilitlediğini anladım. Baekhyun heyecandan orada öylece kalınca da ona doğru adımladım. Adımlarım kulaklara sessiz, kalbe gürültülüydü.

Duymazdı ablaları mesela, topuklarım yere öyle yavaş basıyordu.

Ama yer gök duymuştu az önce aynı adımı, topuklarım yere öyle kuvvetli hislerle tutunmuştu.

Daisy ♤ChanbaekМесто, где живут истории. Откройте их для себя