1▲

329 25 6
                                    

 Ah,yine mi?Bıkmıştım bu at arabası yolculuğundan.En sonkinde neredeyse Leron üstüme kusuyordu.Tabi reflekslerim sağolsun bunu yapacağını anlamış ve küçük bir çığlık koyvermiştim.Annem bu rezilliğin gerçekleşmemesi için hemen bir bez parçası çıkarmıştı.Ah Leron, hep çocuk mu kalacaktı bu? 

 En sevdiğim kırmızı elbisemi de çantama yerleştirdim ve aşağıya inmek için merdivenlere yöneldim.Yoksa annem sinirini benden çıkaracaktı.Ah, hayır yapamıyordum.Odamı seviyordum, bana ait bir dünya gibiydi adeta.Her tarafta Cateline ile çizdiğimiz resimler, birbirimize mektuplarımızı koyduğumuz küçük kutumuz, -birçok küçük kutumuz- ... Günlüğüm, babamın hediye ettiği bozuk küçük müzik çalar. Son bir kez dönüp bakmakta geç kalmadım, orayı özleyecektim biliyordum. Bir iç çektim ve hızlı hızlı merdiven basamaklarını adımladım.

 Arabayı süren kişi amcamın onu görevlendirdiğini söylemiş ve arabaya güvenle yerleştiğimizden emin olmak için kontrol etmişti.Oldukça genç, kibar ve nazikti.

 Leron annemle şakalaşıyordu ve komik fıkralar anlatıyordu.Annemden istediği tepkiyi almayınca bana anlatmaya başladı.Benden de istediği tepkiyi alamayınca gözlerini devirerek

''Hadi ama bu çok kaliteliydi, Cateline bunu çok beğenmişti.'' dedi.

''Üzgünüm Leron ama ben gülmedim.''

Annem ve küçük kardeşim önlerine dönünce ben de dışarıyı izlemeye koyuldum.Hava oldukça kararmıştı.Bazen çok bunaltıyordu.Keşke Cataline de burda olsaydı diye iç geçirdim.Tanrım,bu ani yolculuk nereden çıktıysa?Ona haber bile verememiştim ancak küçük bir mektup yazabildim.Umarım beni bağışlardı.Cataline'i düşünmem genç sürücümüzün hareket halindeyken dönüp bize yeniden bakmasıyla dağılıverdi.Sağ yanağında bir dikiş izi mi vardı, yoksa yanmış mıydı emin olamadım.Yeniden dışarıya doğru başımı yöneltmiştim ki...bir çığlık.Bu annemindi.

Karanlık.

Gözümü açtığımda hisler de gelmişti.Tanrım!Neydi bu böyle?Ne oluyordu?Soğuk su hareket edişimi zorlaştırıyordu,sıkışmıştım.Kardeşimin çırpınışını hatırlıyor gibiydim.Yoksa rüyada mıydım?Hayır, maalesef.Nefes alamıyordum.Ne kadar dayanmaya çalışsam da reflekslerim beni ele verecek ve ağzımı açacaktım...Ciğerlerime hava yerine dolan soğuk çamurlu suyu hissediyordum.Çok acı veriyordu...

Karanlık.

***

Gözümü yeniden açmıştım.Loş bir ışık.Bir dolap.Birkaç sandalye ve tanımadığım bir bayan.Ah neredeydim ben?

Sesli düşünmüş olacağım ki bayan yanıma geldi, elini alnıma koydu.Elleri sıcacıktı yada ben çok üşümüş olacaktım.

''Tatlım, iyi misin?''

''Burası neresi?Ne oldu bana?'' konuşmakta zorlanmıştım.

''Bunları konuşmak için çok erken tatlım.Biraz uyumalısın, ben burada olacağım.''

''Hayır!'' Sesim istediğimden yüksek çıkmıştı. ''Bana ne olduğunu anlat,lütfen.''

''Sanıyorum ki bir kaza geçirmişsin, arabanız dereye uçmuş.Şubat ayına bile gelmedik, akıntı çok güçlüymüş.Kurtulduğuna şaşırmak gerek.''

Acır gibi bakıyordu, biraz sinirimi bozsa da acınacak durumdaydım.Ellerime baktım,tırnaklarımın içi simsiyahtı.Biraz doğruldum o güzel mavi elbisemin çamurlarla kaplandığını gördüm.Evet, acınacak durumdaydım.

''-mış diyorsun.Beni kim kurtardı? En son hatırladığım kardeşim Leron'ın çırpınışıydı.'' Gözyaşlarımı daha fazla tutmadım.''İçime dolan o suyu hatırlıyorum, nefes alamayışımı.Su üstüne çıkamadım.Ben-''

''Tatlım biraz dinlen, kurtulalı çok olmadı.Kendini şanslı hisset, diğerleri senin kadar şanslı olmayabilir.''

Diğerleri mi! Ah evet, unutmuştum.Ben buradaydım peki onlar?Gözyaşlarım şimdi daha hızlı, daha sıcaktı.

''Onlar nerede? Kurtulamadılar mı?Öldüler mi?'' bağırmıştım. Korkmuş olacak ki çıktı ve yanında bir bayan ve bir adamla geldi.

''Cevaplarınıza ihtiyacım var.Siz kimsiniz?Neredeyim?Daha da önemlisi annem ve kardeşim nerede, öldüler mi?''Nefes almadan konuşuyordum.Daha sonra içeri birkaç kişi daha girdi ama onlara bakmadım bile.Umrumda olan sadece Leron ve annemdi.Tahmin ettiğim şeyin olmasından korkuyordum.Ya öldülerse?

Aniden bir genç aralarından sıyrılıp yatağımın kenarına gelmişti.Yüzüme baktı ve derin bir nefes aldı.

''Sorularını cevaplayacağız ama önce sakin olmalısın.''

Bana biraz daha bakıp yeniden başladı.

''Bak arkadaşım Andre ile odun kesmeye ormana gitmiştik ve geri dönüyorduk.Yağmur atıştırmıştı ve derenin içinde atları gördük,bir de seni. Andre'nin de yardımıyla seni kurtardık ve şimdi buradasın.Kendini şanslı hissetmelisin.'' Tam yeniden ağzımı açmıştım ki konuşacağımı anladı ve devam etti. '' Başkası da var mı diye baktık, geride bir yerde sular birikmişti.O yöne koştuk.Ve sadece saçları dalgalanan bir bayan gördük.Kurtarmaya çalıştık ancak zaten suyun içindeydi.'' dedi.Ah Tanrım,olamaz. Ekledi ''Çırpınmıyordu.'' Hala ağlıyordum. Ağlamam bir şeyi getirmeyecekti.Annemi ölmüştü.Peki ya Leron? Ya o yaşıyorsa? Konuştuğum gencin arkasından saçları ıslak başka bir genç konuştu. ''Seni temin ederim başka biri var mı diye baktık ama yoktu.Çok üzgünüm.'' Herkes bana bakıyordu.Ne bekliyorlardı ki, ah evet annem ve küçük kardeşimle dereye uçtuk.Evet evet, annem öldü kardeşim kim bilir nerede.Tabii ya. Tanrım!

 Evet gözlerimi ikinci kez açmıştım ama bu sefer hisler yoktu.Bir şey düşünemiyordum, birkaç saat öncesinde normal bir şekilde kitabımı okurken şimdi ailenin tek yaşayanıydım. Babamdan sonra ikinci kayıp. İki kişilik.Onlar yoksa ben neden vardım ki? Ben neden yaşıyordum?

Hayallerin ÖtesindeWhere stories live. Discover now