kirlenmemiş bütün bileklere, 1

256K 15.3K 40.8K
                                    

bu beş bölümlük kısa hikayenin tek suçluları dinmek bilmeyen yoonmin özlemim, medyadaki güzeller güzeli fanart ve güzeller güzeli şarkıdır, iyi okumalar diyeceğim lakin çok sızladı benim canım, sızlamasın sizinki.

...

Omuzlarınıza ağırlık yapan yükler ağrıtır, fakat zihninize ağırlık yapan yükler, onlar acıtır asıl canınızı.

Omuzlarınızı silkelediniz mi düşenleri üstlenecek bir zemin vardır her zaman ayaklarınızın altında, nereye yürüseniz sert taşlar hatırlatır orada olduğunu; der ki bırak gitsin, kaldırmak zorunda değilsin. Fakat zihin, zihin en kötü yuvadır bir insan için ama yine de yuva derler ona, hiçbir zaman anlamam bunu. Omuzlarınızı silkelediğiniz gibi silkeleseniz zihninizi, düşenlerin çarpacağı tek yer yine zihninizin duvarlarıdır, ağırlıklardan hiçbir zaman kurtulamazsınız, yalnızca geçici kaçışlar vardır elinizde fakat bundan daha fazlasını o yuva dediğiniz duvarlar, size asla sunmaz.

Zihnimi biraz olsun silkeleyebilmek için sigaralarım cebimde, omzumdan bir kez silkelesem düşecek bir tüfek asılıdır omuzlarımda fakat zihnimde asılı olan bu şeyler nedir, hiç bilmem. Yurt sevgisi mi, yoksa bu sevginin bana verdiği ağır sorumluluk mu yük olmuş düşüncelerime, sorumluluk başarısızlığa dönüşürse endişesi, ya da en basitinden bir adet ölüm. Asker olmak kolay değildir fakat en zoru, evini sevdiğin için asker olmaktır; ya başaramazsam korkusu yakanı hiç bırakmaz, sen kendi yakanı bırakamazsın çünkü, yakanı bıraktığın an ölüm tutar seni tam bıraktıklarından.

Geceleri hiç uyuyamam, çünkü parmaklarım bir türlü sökülmez yakamdan, hepsi ise yalnızca korkudandır.

Çadırımdan çıktım tüfeğim omzumda asılıyken, bir elim sürekli pantolonumun sert kumaşlı cebini yokluyordu üstten; sigaralarımı unutmamam lazımdı. Çadırın dışında bekleyen bir er ve Yüzbaşı hararetle bir şeylerden bahsediyorlardı, bir haftaya askerlik için on sekiz yaşını doldurmuş olan bütün çocukların toplama günü yapılacaktı, büyük ihtimalle sayı alınıyordu. Yüzbaşı bu sene çok kayıp verdiğimizden bahsetmişti bir keresinde bana, sinirliydi, çocukların hepsi korkak, demişti sinirle, çocukların biri bile savaşmayı istemiyor.

O'na kızmaya hakkı olmadığını söyleyemedim, savaşmayı çadırlarda geceleri gizlice ağlayan hiçbir asker istemiyordu, geceleri titreyen parmaklarla yakalarını bırakmaya korkan ben istemiyordum. Yine de, O'na haksız olduğunu hiçbir zaman söyleyemedim, toplama günü için sayı alışını boş gözlerle izledim yalnızca.

Er başını sallayarak Yüzbaşı'nın dediklerini onayladı ve koşarak uzaklaştı çadırın önünden, başka bir çadıra girip gözden kayboldu. "Gelsene yanıma, Min," diye seslendi keyifli bir sesle Yüzbaşı, aldığı bilgiler pek bir hoşuna gitmiş olsa gerek, yüzünde beni gülümsemeye utandıran bir sırıtış vardı. "Gidersin birazdan sigaraya, sana anlatmam gerek bunu."

Yüzüme meraklı görünmeye özen gösterdiğim bir ifade yerleştirdim, Yüzbaşı benim samimi hislerimi hak edecek son kişi bile olamamıştı hayatımda. Askerliğimin neredeyse birinci yılındaydım ama ilk zamanlar Yüzbaşı yüzünden ölen daha çocuk yaşta erler, geceleri uyuyamadığı için ağlayarak benim çadırıma gelenler hiçbir zaman terk etmiyordu ne zihnimi, ne de kabuslarımı. Sigaraya gitmem gerekiyordu acilen, bu yüzden Yüzbaşı'yı oyalamadan ilerledim yanına. Bir eliyle tüfek asılı olmayan omzumu patpatladı, güldü.

"Bir sürü er gelecek haftaya, Min," dedi sanki kesin zafer kazanmış bir sesle. Yüzümü buruşturma dürtüsünü zorlukla bastırdım, dudaklarım gülümsediğim için belki de çokça kızdı bana. "O kaleyi bu sefer alamazsak bir daha asla alamayız, bu yüzden bu sefer başaracağız. Dua edelim de seçilen veletlerin hepsi adamakıllı çocuklar olsun, birkaçını da ben öldürmek istemiyorum."

barış sigaraları, yoonminWhere stories live. Discover now