The dream of blue eyes.

229 13 4
                                    

Merhaba! Bu ilk Larry hikayem -en azından uzun süreli- ve bunu koymak için epey bir süre bekledim çünkü Larry'i batırırsam kendimi affetmem. Bu yüzden bir süre yazmayı denedim ve şu ana kadar iyi gitti gibi. Bu da tanıtım gibi bir şey, yani şansımı deniyorum işte. Sonuç olarak... işte buradayım :dd Sevmeniz dileğiyle!

Gözlerimi kırpıştırarak tekrar baktım. Aynı beyaz ışık. Aynı mavi gözler. Beyaz ışığın içinde ilerlemeye devam ettim. İnsanlar rüyalarında ak sakallı dede görürdü ben ise... Bir çift mavi göz.

Her zamanki gibi ilerlediğimde gözler belirginleşti. Çevresindeki halkaları dahi görebiliyordum. Zaten en belirgin şey yine gözleriydi. Hissettiklerimi kontrol altına alamadığım gözler.

Bir çizgi gibi ama kalın sayılabilecek kaşlar beliriyordu. Işık daha da parladı. Gözüm kamaşarak bakıyordu. Öyle büyük bir muhteşemlikti ki karşımdaki, kendimi cennette hissediyordum. Kalp atışlarım hissettiğim bir anlık huzurla yavaşlıyor, sonra onlara ulaşmanın heyecanıyla tekrar çarpıyordu. Aslında cennetle cehennem arasındaki çizginin hemen önünde olabilirdim.

Işığın kamaşması görüşümü zorlaştırıyordu ama ben bu muhteşem görüntüyü bırakmaya niyetli değildim. Birkaç adım daha attım. Gözlerinin altından çok daha parlak bir ışık gelmeye başlamıştı, ellerimi gözlerime siper etmek zorunda kaldım. Gözlerimi tamamen kısarak baktığımda beyaz ışığın geldiği yerin dişler olduğunu fark ettim. Dikkatlice bakıldığında bunun bir gülümseme olduğu fark ediliyordu. O kadar güzeldi ki, orada gülümsemeyle birlikte bayılabilirdim.

Parıltının ne olduğunu ilk defa görüyordum. Burnunun şekli de belirgenleşmeye başladıktan sonra klasik sonun yaklaştığını hissettim. Artık sadece orada dikilmiş gözlere bakıyordum. Kafasında kahverengi renkler belirdi. Saçları olmalıydı. Bir önceki sefer fark edememiştim, hala belli belirsizdi, bir yüzün silüetine yardımcı oluyorlardı.

Bu sefer onu tamamen göreceğime dair umut beslemeye başlamıştım ki, ortalık karardı ve tek parlayan şey yine mavi gözlerdi. Ağzı yarı kapalı gülümsüyor olmalıydı ama dişlerinin hafif parıltısını görebiliyordum. Bu da daha önce yoktu.

Etrrafta renkli ışıklar belirmeye başladığında panikledim. "Hayır," dedim. "Bu kadar yaklaşmışken olmaz." Ama ışıklar giderek arttı ve mavi gözlere odaklanmaya devam ettim, ama zorlaşıyordu. Işıklar bulanıklaşıp çoğalarak her tarafı kaplamadan ve belirsiz gürültü kafama dolmadan önce ince,kadife,doğal bir ses duydum.

"Merhaba."

Once Upon A Dream (of blue eyes)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora