Bir kez olsun, dinle beni.
Yapabiliyorsan kırsal bir araziye git, sonsuz sessizliğin derinine.
Bir deniz kıyısına in, sonsuz dalgaların son kalesine.
Hiçbir yere gidemiyorsan balkona çık, ve dinle.
Şehrin sesini, rüzgarın sesini, yaşayan yedi milyar insanın ve dost olduğunu unuttuğun milyonlarca diğer canlının sesini.
Yukarı bak, ve dinle.
Evrenin nefesinin yürek burkan sessizliğini.
Buradasın. Yaşıyorsun. Göreceli bir kavram da olsa; sağlıklısın.
En azından nefes alıyorsun.
Kalbin atıyor.
Bir kez olsun dinle, kalbinin sesini.
Damarlarında gümbürdeyen koyu kırmızının sana hayat verişini.
Kim olursan ol. Burası senin evin.
Kim olursan ol. Bu insanlar senin ailen.
Ölüyorlar.
Tecavüze uğruyorlar.
Bazen yaşıyorlar da.
Ve evleniyor kimisi; davullu, zurnalı, tüfekli.
Sen kaçıp gitmek istiyorsun ama, yeni kardeşlerin geliyor dünyaya sürekli.
Kaçma.
Gitme.
Oku.
Bir kez olsun hayal et, kendi geleceğin dışında bir şeyleri.
Bundan 400 yıl sonra, mezarının yedi kat üzerinde kimler koşacak?
Senin torunların mı güle oynaya?
Yoksa seni ve sana ait her şeyi tarih kitaplarına gömüp, her bir kitabı tek tek yakan düşmanların mı?
Farkında değilsin. Ama düşmanların var.
Ütopik geliyor olabilir, ben de zaten bir distopya yazacağım.
Bu hikayede, gözlerimi kapattığımda gördüklerimi anlatıyor olacağım.
KAMU SEDANG MEMBACA
1000 YILLIK SANCAK
Fiksi Sejarah"Bozkırdan evrene yankılanan tiz bir çığlık olsun sessizliğimiz. Hep yıldızların altında ölelim."