Sabah yaklaşık 12 sularında kalktıktan,gerindikten,yataktan indikten,tuvalete girdikten... bir dakika size bütün ayrıntıları anlatmayacağım.
Üzerimi giyinip annemin yanına indim. Çantama birkaç abur cubur tıkıp bisikletime atladım.
Camdan doğru anneme el sallayıp sürmeye başladım. Bugün için özel planlarım vardı.
One;don't pick of the phon... tamam tamam dua lipa hayranlığı yeter.
1. Arkadaşını leş kokulu bataklığa götür
2. Arkadaşına mükemmel denge sanatlarını öğret.
Ve 5. Arkadaşına anneden çaldığın yüz maskelerini uygula.
But bilin bakalım ne eksik? Arkadaş.
Benimle beraber bunları yapması için 80 yaşındaki Lee Song amcayı tabi ki çağıramazdım. Sonra adam kalp krizi falan geçirirdi. Yok,ı ıh. Almıyım ben.
Sonra aklıma turuncu geldi.
Bisikletimi evinin önünde durdurup kornaya basmaya başladım.
Cama turuncu çıkınca bağırmaya başladım.
"Turuncu, Turuncu! Kaldır üşengeç poponu da gezmeye gidelim!" Diye seslendim.
Kahkahalar esliginde"geldim!"derken bir yandan da üzerine ince bir hırka geçirdiğini gördüm.
Bir kaç dakikaya indiğinde "Benim bisikletim yok."diye zırıldanınca ona bisikletimin arkasını gösterip "Atla arkama."dedim.
"Sanki altındaki motor,bu ne hava."diye söylendiğini duymuştum.
Ben sürüyor,o da omuzlarıma tutunuyordu.
Biraz sonra bataklığa geldiğimizde,bataklığın hemen üzerindeki erik ağacını gösterdi.
"Ben biraz erik toplamak istiyorum."dedi ve ağaca tırmanmaya başladı.
O erik toplarken,ben de ona erik olan yerleri gösteriyordum.
Bir anda gelen kırılma sesiyle ağacın altına koştum.
Kucağıma düşen turuncuyu müthiş bir şekilde tutunca egom kabarmıştı.
"Spiderman gibi çocuğum lanet olsun ya!çok muhteşemim."dedim.
Kucağındaki erikleri sayarken beni pek de takıyor gibi gözükmüyordu.
"Hee sen kıskandın! Hani benim gibi spiderman değilsin ya! Tamam anladım ben. Ama üzülme,sana da öğretirim."dedim.
Sırıttı.
"Gökten düşen kızları yakalıyım diye mi öğreteceksin?"dedi gülerek.
"Yok. Gökten değil de ağaçtan yağan kızları yakalayabilirsin."dedim.
Kafasını olumsuz biçimde salladı.
"Ben almıyım. Yanımda hep seni taşırsam bana gerek kalmaz."dedi.
Ve bir anda bir çığlık attı.
"N'oldu?"diye sordum.
"Batmışız. Her yer çamur!"dedi." Annem beni kesicek!"
İşaret parmağımı dudağımın üzerine koyup hemşire pozu vererek
"Şşşt!Bunu kimse bilmemeli. Bu aramızda bir sır."dedim.
Göz devirerek
"Mal mısın? Çamur olduğumuzu söylemezsem annem anlamaz mi sanıyorsun? Üstümdekiler hep çamur farkındaysan!"dedi.
İkimiz de çamurdan kalkıp çimenlere oturduk. Erikleri çıkarıp yemeğe başlamıştı.
Bana da bir avuç uzatıp" Acıkmış olmalısın Cooky."dedi.
Gülümsedim.
"Cooky ha?İyiymiş."dedim ben de onu taklit ederek.
Sonra " Harbi adın ne?" Diye sordu.
"Jungkook.Şu basında Jeon olan.Senin?"dedim.
"Park Eun Mi. Ama annemler genelde Stephanie diyorlar. Amerikan ismim bu."diye cevapladı.
Kafamı sallayıp ayağa kalktım.
Çantamdan yüz maskesini çıkartıp şeytani bir gülücük attım.
"O şey de ne?"diye sordu.
Yanına yaklaştıkça gördüğü icin"Vay canına! Sen de ne işi var onların?"dedi.
"Belki bir tık annemden çalmış olabilirim."dedim.
Kıkırdadı.
"Hadi gel de sana yapıyım."dedi.
Yanına oturup paketleri önüne koydum. Yüzüme yapıştırınca gülümsedi.
"Dudağının altında bir ben var. Çok cutie!"dedi sesini incelterek.
"Tamam sıra bende."dedim paketi alarak.
Burnunun ve yanağının üzerindeki çok hafif belli olan çillerini inceliyordum.
"Biliyorum. Pek koreliye benzemiyorum değil mi?"dedi.
"Yani beyaz tenin dışında pek bir benzerligimiz yok."dedim.
Ben de yapıştırmayı bitirince telefonumu çıkardım."Hadi fotoğraf çekelim."dedim.
Çekince "Sana da atarım. Ama önce telefon numaranı almalıyım."dedim.
Birbirimize numaramızı verip eve doğru gitmeye başladık.
Ben sürerken Turuncu da insanları korkutuyordu. Çünkü hala maskelerimizi çıkarmamıştık.
Evin önüne varınca bisikletten inip "Yarķn okula kayıt yaptırmaya gidicem,benimle gelir misin?"diye sordu.
Başımı salladım. O da el sallayıp içeri girdi.
Bende eve girip odama çıktım. Üzerimi değiştirip annemin yanına inip telefonumun ekren resmine turuncuyla çektiğimiz fotoğrafı koydum.
"Bu kim?"diye sordu annem.
"Bizim turuncu iste. Adı EunMi 'ymiş."dedim.
"Güzel kızmış."dedi.
"Kimin kankası."dedim gerine gerine.
