Tuzak

423 28 17
                                    

😍😍😍KEYİFLİ OKUMALAR😍😍😍

ARIA

"Liam sen korkuyor gibisin." diyerek koltukta ona doğru döndüm.

"Bunu da nereden çıkardın melez." diye sorduğunda hız ibresinin yakarış halinde olduğunu söyledim. Gayet sakin olduğunu söyleyip gözlerini yola dikti. Babamdan bu kadar korkuyor oluşu çocuksu halini tamamlayan bir parçaydı. Aslında korkusunun yersiz olduğunu ikimizde biliyorduk ama yine de ufak bir çocuk gibiydi ve bu hali çok sevimliydi. Konuyu değiştirmek için Jack'in nerede olduğunu sordum.

"Sanırım kız arkadaşıyla beraber kısa bir tatile çıktılar."

"Kendisine sırılsıklam aşık olan kız ile mi?" diye sorduğumda ufak bir kahkaha atıp bana baktı.

"Jack'i görmeliydin, kızın abisini sevgilisi sanıp adamı hastanelik etti. Ve abisi şu an her yerde onu arıyor." dedi sonlara doğru tutamadığı kahkahasıyla. Jack'in muhtemel halini düşününce bende gülmeye başlamıştım. Birkaç dakika sonra gülmekten akan gözyaşlarımı silip "Peki ya okul?" diye sordum.

'Bu ne saçma soru' dercesine gözlerini gözlerime dikti. Evet, okulu umursamadığını derslerde uyumasından tahmin etmeliydim. Saçmalamam üzerine dudaklarımı ısırıp camdan dışarı baktım.

Birkaç saniye sonra Liam "Melez, bunu yapmasan mı?" diyerek boğuk sesinin arabada yayılmasına izin verdi. Ne yaptığımı anlayamayarak ona döndüğüm sırada dudaklarıma bakıyor oluşu cevap vermişti merakıma. Yanaklarımın alev aldığını hissederken araba kullandığı ve yola bakması gerektiği aklıma gelmişti.

"Şey, sanırım araba kullanırken yola bakman gerekiyor." dediğimde "Konu değiştirmeyi pek beceremiyorsun melez." diyerek kahkaha attı. Oflayarak yerime sinip dışarıyı izlemeye başladım ve böylelikle yolculuk sessizlik içinde sürmeye devam etmişti.

Eve geldiğimizde benimle gelmesini söyledim. Gözleri ev ve benim aramda mekik dokurken tereddüt içinde başını olumlu anlamda sallayıp arabadan indi. Eli elimi bulurken merdivenlere yöneldi. Ben bu karmaşık haline gülmemek için çabalarken Liam tehditkar gözlerle bana döndü. Aldığım mesaj benim için yeterliydi. Gülmeyeceğimi söyleyip dudaklarımı ısırdım. Bakışları yine dudaklarıma odaklanırken bu kez ben onu çekiştirip eve girdim.

Salonda kimsenin olmamasıyla "Anne, biz geldik." diyerek üst kata doğru bağırdım. Annem birazdan geleceklerini söyleyince Liam tarafından koltuğa çekilmiştim. Ben soran gözlerle ona bakarken o hınzır gülümsemesiyle yüzünü yüzüme yaklaştırdı.

"Liam ne yapıyorsun?" dedim. Zira babamın Liam'ı katletmesini istemezdim ki bu çok olasıydı.

"Sevdiğim kadının kokusunu içime çekiyorum." dedi kadın kısmını bastırarak. Yanaklarımın ısınırken kollarından kurtulmaya çalıştım ama belime daha sıkı sarılmıştı. Ama kurtarıcı meleğimin sesiyle Liam kollarını gevşetince ondan uzaklaşıp mutfağa yöneldim.

"Hoşgeldin Liam." Anneme karşılık veren Liam sorunun ne olduğunu sordu. Annem anlatmadan hemen önce beni ve babamı çağırdı ve masaya yaslandı. Babamın adım sesleri merdivenlerde yankılanırken bende mutfaktan çıktım. İkimizinde salona girmesiyle annem konuyu özetlercesine kısaca anlattı ve gözlerini gözlerime odakladı. Neden öyle anlamlı baktığını anlamam birkaç dakikamı almıştı. Lydia annemin yaşadıklarını yaşıyordu ama tek fark kalbi atan canlının bebek değil yaratık olmasıydı.

"Ne yapmayı düşünüyorsunuz peki?" Liam'ın sorusuyla annem yutkundu ve bu kez gözlerini babama çevirdi. Ne hissettiğini anlıyordum fakat Lydia'nın karnındakinin bebek olmadığını o da biliyordu. Babam çatık kaşlarla ve itiraz kabul etmeyen sesiyle cevaplamıştı Liam'ın sorusunu.

DOLUNAYIN YÜKSELİŞİ #Wattys2017Where stories live. Discover now