Bölüm 3

78 7 3
                                    

3. bölüm

 

 

KURTULUŞ

 

 

Kurtuluş seneler önce geldiği evi zar zor bulmuş şimdi kapısında duruyordu. Onca sene içeride yatarken en çok teyzesi gelmişti ziyaretine, kardeşi derman toplasan üç defa belki gelmişti. Çok kızgındı kardeşi ona , annesi gibi abisi de onu yalnız bırakmıştı. Kardeşi daha küçücükken annesiz, sanki varmış gibi babasız ve abisiz kalmıştı. Onu koruyup kollayan , ona delikanlı olmayı öğreten bir abisi olmamıştı yanında. Kurtuluş neyapsındı, o istermiydi böyle olsun. Kendisi de daha gençken girmişti o cehennem yuvasına. O da aynı durumdaydı.

Genç adam elini kaldırıp karşısındaki tahta kapıya vurdu belli belirsiz. Varı yoğu teyzesi ve kardeşi vardı.  Elini kaldırıp bu kez güçlü bir şekilde vurdu kapıyı. Birkaç dakika sonra patır patır ayak sesleri geldi önce. Sonra tahta kapı bir çekişte açıldı. Karşısında annesine bu kadar benzeyen yüzü görmek dişlerini sıkmasına sebep olmuştu. İçinde hala annesiz küçük bir öksüz çocuk yaşıyordu.

“Kurtuluş! Yavrum!” teyzesi bir feryatla atlamıştı boynuna. Dağ gibi adamdı kurtuluş , teyzesi minicik kalmıştı yanında. Teyzesi daha bir ay önce ziyaretine gelmemiş gibi sımsıkı sarılıp gözyaşlarına boğulmuştu.

“ Nasıl geldin sen? Nasıl çıktın yavrum? Geç içeri geç.” Diyerek içeri geçmesi için yana çekilmişti Neslihan hanım bir eliyle gözyaşlarını silerken. Kurtuluş içeri girip etrafa baktığında yılların sadece teyzesini değil bu evi de değiştirmediğini anladı. Ayakkabılarını çıkarıp bir iki adım atarak salona doğru ilerledi. Akşam olduğundan salonun cılız ışıkları yanıyordu. Pek büyük olmayan salonda masa hala yerinde, salonun ortasındaydı. Ve akşam yemeği için sofra hazır görünüyordu.

“ af çıktı, çıkardılar beni de.” Dedi teyzesinin merakını gidermek için. Neslihan hanım kapıyı kapatıp kapının dibinde duran el valizini de vestiyere koymuştu. Kurtuluşun yanına ilerleyerek onu salona doğru ilerletti.

“ ben de yemek hazırlamıştım. Açsındır otur çabuk soğumadan.” Kurtuluşun gözleri kardeşini arıyordu. Öyle özlemişti ki. Masaya doğru ilerledi ama oturmadı, sandalyeye yasladı ellerini.

“ Derman nerde teyze?” Neslihan hanım karşısındaki dağ gibi adama baktı. İkinci cümlesi kardeşi olmuştu. Can ciğer işte demişti Neslihan hanım. Elindeki tencere kapağını usulca geri kapattı. Derin bir nefes çekti sıkıntıyla. Napacaktı bu iki deli oğlanla şimdi.

“ oğlum, geç otur önce bir soluklan.” Dedi yeğenine yaklaşırken. Kurtuluşun kocaman ellerini tuttuğunda kendi buruşmuş elleri kayboldu onun avuçları içinde. Kurtuluş huzursuz oldu teyzesinin bu kaçamak hallerine.

“teyze-“ demişti ki merdivenlerden inen kişiyi görünce sözü yarım kaldı.

“ teyze kim gel-“ iki kardeş gözgöze gelince Neslihan hanımın gözleri doldu. Kurtuluş kardeşine baştan aşağı baktı en son sert gözleriyle göz göze geldi. Nasıl bir yiğit olmuştu böyle? Aynı da kendisine benziyordu.

KANDİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin