0.0

20.9K 706 541
                                    

!!KİTAP BAŞI (?) UYARISI!!

Şirin şirin yorumlar yapıp gönlümü fetheden okurlarım bile belli bölümlere gelince kendilerini kaybederek bazı karakterlere akılınıza hayalinize gelmeyecek küfürler ediyorlar sonra göz zevkim/zevkimiz için yorumlarını silince ben kötü oluyorum. Bu yüzden herkesi en baştan uyarmak istiyorum; lütfen yorum yaparken küfürün dozunu kaçırmayın, küfürlü yorum görmek istemiyorum gibi bir şey demiyorum ama lütfen abartmayın... Sizden rica ediyorum, gerçekten rahatsız edici olanlarla karşılaşmamış olsam inanın böyle bir şeye gerek duymazdım. Anlayış göstereceğinizi umarak bu uyarıya vakit ayırdığınız için hepinize teşekkür ediyor, kitabıma hoşgeldiniz diyor ve iyi okumalar diliyorum. ^^

"Samimiyetsiz arkadaşlarımın arasında can çekişirken millete disiplin cezası yedirmek çok eğlenceli, denemek ister misin?"

Okulun disiplin kurulunun öğrenci başkanı bir ruh hastasıydı.

"Bu da ne demek şimdi?"

Zamanın ve mekanın bir insanı nasıl değiştirebildiğine tanık olmuştum ve bu beni hem şaşırtmış hem de etkilemişti. Benim tanıdığım Gökhan şu an karşımda oturan çocuktan çok farklıydı... Tanıdığım Gökhan; takıldığı garip arkadaşlarıyla oturup test çözen, gerekmedikçe ya da kendisine tavuk denmediği sürece -ki bununla ilgili çok hoş (!) anılarımız vardı- kurul toplantılarına bile katılmayan, soğuk ve sıradanlığın dibine vurmuş sessiz sakin bir çocuktu. Şimdi ise içinde yaşadığı fırtınaları ondan beklenmeyecek kadar alaylı bir dille dışarı vururken onu bu kadar güzel ya da ilgi çekici bulmam çok garipti. Eşcinsel olduğumu biliyordum ve bununla hiçbir sorunum yoktu ama daha önce hiç kimse dikkatimi bu kadar çekmemişti. Bilmiyordum belki bunda aldığım az miktarda -üç şişecik bira- alkolün de etkisi olabilirdi.

"Ne demek? Güzel soru bak..." Bacaklarını sarkıttığı denize bakarken gülümsedi ve ayaklarını sallamaya başladı "Şu demektir ki edindiğim arkadaşlardan nefret ediyorum ve ne zaman onlara sinirlensem birilerini disipline yolluyorum. Hayatım o kadar boktan ki yapabileceğim en eğlenceli aktivite bu... Sen de dene ve ne demek istediğimi anlayacaksın."

"Sarhoş birisinin bu kadar mantıklı konuşması adil değil." Elimdeki biradan son bir yudum alıp aramıza koydum ve yeni bir tanesini açmadan önce mırıldandım "Bunları yaşayanın sen olması da mantıklı değil. İçinde yaşadığın fırtınaları nasıl bu kadar iyi saklayabilirsin?"

"Birincisi benim aklım gayet yerinde! Hızlı sarhoş da olsam düşüncelerim ve konuşmalarım hala net. İkincisi ise... Saklamak için özel bir çaba göstermiyorum. Kendiliğinden oluyor." Sesi gitgide kısılırken dudaklarındaki gülümseme yavaşça soluyordu "Yalnızlığımda boğulmaya alıştım."

"Sesini çıkartmazsan oradan kurtulamazsın."

"Bunun için alkolü seviyorum..." Alt dudağını sarkıtarak konuştuğunda bakışlarım parlak, kırmızı deride takılı kalmıştı ve ben bunun nedenini sorgularken onu öpmek istediğim gerçeğini unutuyordum. Aklımda gerçeklere dair izler çoktan silinmişti sadece soru işaretleri vardı.

"Sesini çıkartmak için alkol almayı bekleyemezsin. Ya bu akşam evde kalıp aptal PS oyunlarımı oynamayı tercih etseydim? O zaman ne olacaktı?"

"Bu dediklerin çok saçma!" Kaşları anında çatılırken bakışlarını dikkatle izlediği denizden ayırarak bana çevirmişti "Burada bulunup bulunmaman benim için hiçbir şeyi değiştirmez. Ben bunları zaten yaşıyorum... Anlatıyor olmam onlardan kurtulacağım anlamına gelmiyor."

"Yanılıyorsun. Burada bulunmam çok şey değiştirir."

"Yapma ya? Nasıl olacakmış o?"

"Seni içinde boğulduğun o yalnızlıktan ve aralarında can çekiştiğin arkadaşlarından kurtaracağım." Bacaklarımı kendime çekerek bağdaş kurduktan sonra tamamen ona döndüm ve hayretle büyüyen buz mavisi gözlerini izledim. Bir şey söylemek ister gibi birkaç kez ağzını açtı ve her seferinde anında kapattı. Bunları söylemeyi planlamıyordum ki ben. Öylece ağzımdan çıkmıştı, üzerinde çok düşünmemiştim bile ancak böyle söyleyince cazip gelmişti. Nedendir bilinmez o an kendi kendime gaza geldim ve dediklerimi yapmak için kendime küçük çaplı bir söz verdim. Birbirimizi dikkatle izlediğimiz birkaç dakikanın ardından alayla güldüğünde kaşlarım çatıldı.

"Bunu yaparsan ne olur biliyor musun?"

"Ne olurmuş?" Beni tehdit ediyor olmalıydı. Meydan okumak ister gibi kendimi kaydırarak ona yaklaştığımda dudaklarında daha önce hiç görmediğim kadar büyük bir sırıtma belirmişti.

"Kahramanım olursun."

Her şeyi beklemiştim. Beni; denize atmakla, dövmekle ya da disipline yollamakla tehdit edebilirdi... Ancak dediği şey afallamama neden olmuştu. Şaşkınlıkla onu izlerken bir kez daha gülmüş ve önündeki biradan büyükçe bir yudum aldıktan sonra dudaklarını dudaklarımla buluşturmuştu. Ben daha ne olduğunu anlayamadan alt dudağımı öperek benden ayrılmasıyla arkasına bakmadan koşmaya başlaması bir olmuştu. Gözlerimi aptal aptal kırpıştırarak koşuşunu izlerken son iki saatte neler yaşadığımı kafamdan geçirme gereği duydum. Ablamla kavga ettiğim için kafam dağılsın diye sahile yürüdüm, tek başına bira içen Gökhan'ı gördüm başta umursamasam da 10 dakika içinde 3 şişe bira devirmesiyle yanına gittim, bana bira ikram etti sonra bir bakmışım onun yaşadıklarını dinliyorum ve ondan etkileniyorum. Sonra... Beni öptü. Tam o anda onun kahramanı olmaya karar verdim ve üzerinde düşünmedim bile.

***

Merhaba! İlk bölüm olduğundan biraz kısa, diğer bölümler daha uzun olacak. Açıkçası okullarda disiplin kurulu için öğrenci başkanı seçiyorlar mı hiçbir fikrim yok ama çok önemli bir detay değil zaten, görmezden gelinebilir diye umuyorum. İyi okumalar herkese :)

hero [boyxboy]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin