1:: cherries and wine

1.5K 143 139
                                    

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Lee Hi- My Love


"Bu kadar çok içersen kederden değil alkol zehirlenmesinden öleceksin" dedi Nu Ri, geldiğimizden beri durmaksızın içen Jung Hye'ye. Hoş, gelmemizin sebebi de oydu fakat her şeyi abarttığı gibi bunu da abartmıştı.
"Ben içmeyeyim de kim içsin unni!" diyerek kafasını masaya yaslayan Hye'ye karşı gözlerimi devirmekten kendimi alamadım.



Birkaç saat önce sevgilisinin onu aldattığını öğrenmiş ve anlık olarak depresyona girmişti. Hep neşeli olmasının yanı sıra, aramızda en hassas kalbe sahip olan da oydu. Herkesten daha çok değer verdiği insanın bu şekilde onu yüzüstü bırakması, 8.2 şiddetinde yaşanan bir depremden kalan enkazın altında sıkışıp kalmasıyla eş değerdi onun için. Benim için mi? Hiçbir şey ifade etmiyordu. Tabii onun üzüntüsü değil, bir erkek tarafından aldatılmak anlamsızdı benim adıma. Fazla şişirilmiş egolar, erkeklik hormonu alınmasıyla işi bitirebilecek şeylerdi. Bu yüzden bu tür şeyler ilgi alanıma hiçbir zaman dahil olmamıştı.


"Ödenmemiş bir kira borcum varken ne akla hizmet buraya geldiysem" diye mırıldandım kendi kendime. Her ne kadar orta seviyeli bir ailem olsa da, üniversite için yanlarından ayrılmam kendi başımın çaresine bakmamı gerektiriyordu. Ne var ki bunu bile başaramıyordum.



"Erkeklerden nefret ediyorum" diyerek bir hışımla kafasını masadan kaldırdı Hye. Ani ruh değişimlerine ayak uyduramıyorduk. Nu Ri, "Feminist damarın mı kabardı yine?" diye bir soru yönelttiğinde, geldiğimizden beri tek kelam dahi etmeyen Taeun, birden ortaya atılmıştı. "Feministlik erkeklerden nefret etmek anlamına gelmiyor, veyahut feministler erkeklerden nefret etmiyor. Ne zaman şu saçma algıdan kurtulacaksınız?!" Hye dahil tüm gözler ona dönerken sinirlendiği için dolan gözlerini saklamak adına, sıktığı yumruklarıyla beraber tuvalete doğru yönelmişti.


Taeun içine kapanık biriydi. Bizim dışımızda pek kimseyle konuşmaz, bizleyken de Hye ile eğlenmesini bilirdi. Fakat Hye'nin bilmediği bir şey vardı; Taeun'un kalbi uzun süredir onun için atıyordu. Hye'nin sürekli değişen ilişkileri karşısında, her ne kadar hasar alsa da, ne zaman ilişkisinde bir sorun yaşasa gidip ona tavsiye veren ilk kişi de o olmuştu. İncinmesinden nefret ediyordu ve muhtemelen biraz önceki çıkışı sadece feministliği savunmak için değil, içinde birikmiş duygularını taşırmak içindi.



"Taeun'a bakmaya gidiyorum, sen de biraz Hye'yi yatıştır" Nu Ri'nin kulağına fısıldayıp yanlarından ayrılmıştım. Üzüntü ve bir miktar içkinin verdiği buruk hisle beraber yürürken adımlarımı sağlam atamıyordum. Güçsüz hissediyordum. Özellikle de böyle zamanlarda. Grup olarak her ne kadar birbirimize destek olsak bile derdimi tamamen herkese açamıyordum. Çünkü biliyordum ki her birimizin sorunları vardı. Bencilce davranmak istemiyordum ve bu yüzden her şeyi içimde yaşamaya çalışıyordum. Üzülüyordum çünkü, her ne kadar yalnızlıkla övünsem bile, arkadaşlarımın sevgilileriyle her anlarını paylaştıklarını gördükçe içimde şimdi yaşadığım burukluk oluyordu. Bu da beni içten içe kahrediyordu.


Tuvalet kapısının önüne geldiğimde içeri girmeden evvel bir müddet kapıya tutundum. 'Tanrım' dedim, 'Lütfen üzüntülerimle beraber kalbimi de açabileceğim birini tanıyayım, söz veriyorum çok fazla sıkmayacağım onu, sadece yüreklerimiz bir çarpsın istiyorum, kederlerimiz ve sevinçlerimiz çarpışsın istiyorum.'



Şişmiş gözleriyle tuvaletten çıkan Taeun ile birlikte sendelerken, sıkı sıkıya tutunduğum dileğimi bir kenara bırakıp koluna girdim. "Daha iyi misin? Eğer değilsen buradan çıkıp başka bir yere gidebiliriz, rahatlamanı istiyorum" dedim. Yüzüne zar zor yerleştirdiği tebessümle, "Teşekkür ederim ama Hye'yi bu halde bırakamam"  dedi. Buruk bir tebessüm kondu dudaklarıma. 'Sevmek böyle olsa gerek, her şeye rağmen sevmek' diye geçirdim içimden. Ve geride bıraktığım dileğime son kez bakıp masaya geri döndüm.



****************


Yaklaşık iki saat sonra Taeun hariç herkes zil zurna sarhoş olmuştu. Ortalıkta dönen saçma muhabbetler, Hye'nin masaya çıkıp twerk yapması, Nu Ri'nin barmene kucak dansı yapmaya kalkışması ve daha nicesi. Sıkıntıyla oflayıp içki almak için tezgaha doğru yöneldim. Bedenimi sabit tutamamamın yanı sıra, ayaklarım sanki altımda bir top varmış gibi yuvarlanıyordu. Buna rağmen zar zor tezgaha vardım ve boyuma göre yüksek olan bar taburesine çıkmaya çalıştım. Haliyle başarılı olamadım ve tabureyle beraber geriye doğru düşerken gözlerimi kapattım.


Sarhoşluğun verdiği etkiyle doğru düzgün hareket edemiyor ve doğru düzgün düşünemiyordum. Yavaşça gözlerimi araladım. "Ö-öldüm mü" dedim kendi kendime. Sonra bir çift göz belirdi önümde. "Henüz değil" diye bir ses işittim. Beraberinde yukarı doğru havalandığımı da hissettim. "Yoksa beni sen mi öldüreceksin" diye bir soru yönelttim karşımda oturmuş olan kıza. Gülümsedi. Sonra başka duygular hissettim birdenbire. İçim kıpırdadı, endişeye benzer bir his geldi gönlüme. Ardından da, şaşkın bakışlar eşliginde midemdeki tüm yiyecek kalıntıları.

Kalabalığın arasında yere doğru eğilmişken sırtıma dokundu biri. Sıvazlar gibiydi. O an kusmanın etkisi dışında kıpırdadı içim. Yüreğim heyecanla doluverdi gözlerimiz birleşince.

Tekrar tabureye oturduğumda yüzünde deminki gibi bir gülümseme vardı."Senin gibi küçük kızlar bu kadar çok içmemeli" diye mırıldandı, nefesi boynumu hakimiyeti altına almışken. Oturduğum bar taburesi artık dar gelmeye başlamış, altımdan kaymaya niyetli bir hale gelmişti. Sıcak eli, bedenimden bağımsız titreyen bacağıma dokunduğunda istemsizce boynumu geriye yatırıp derin bir nefes vermiştim loş ortama. "Zira küçük bedenin, büyük kalplerin esiri olabilir."


Ve ben o gece, ilk defa Tanrı'nın benden yana olduğunu hissetmiştim. Aciz bir tuvalet kapısında dilediğim dilek, gerçekleşmek için gökyüzüne ulaşmıştı bile.









***********

Fazla betimlemeli bir bölüm oldu lakiiin böyle olması gerekiyordu
ve sonlara doğru biraz alelade bir şekilde yazdım çünkü böyle kitapları hissederek yazabiliyorum, gerçek hislerim ise sadece geceleri ortaya çıkıyor.
Bundan dolayı sabah yola çıkacağım halde gecenin köründe bölüm yazıyorum ve uykum var, affedin

Umarım gerçekten beğenmişsinizdir 💛










❝ DRUNK & SOBER ❞ - FEM! YOONMINWhere stories live. Discover now