1.2

1.8K 116 50
                                    

Thurisaz - years of silence

Doğum günün kutlu olsun Esra. Şu an ithaf edebilmek isterdim ama hesabın yok o yüzden böyle. Ve bölüm kısa maalesef neyse keyifli okumalar.

-

Artık biliyordu. Kollarındaki kişi sevdiği, sevildiğiydi ama onu kendi hatası yüzünden kaybetmek üzereydi. Koşarak aşağı inerken Zeynep Hanım onları gördü ve çığlık atarak yanlarına geldi. Durmadan soru soruyordu. Temmuz daha fazla dayanamayıp bağırdı.

"Zeynep Teyze, sadece ambulansı ara ne olur?" Onun da ciğerleri kanıyordu. En değerlisi can çekişiyordu fakat en zoru ise bütün bunlar onun suçuydu. Ama kendini affettirecekti şimdilik nasıl olacağını bilmese de.

Ambulans, Zeynep Hanım aradıktan on beş dakika kadar sonra gelmişti hayatının en uzun on beş dakikasıydı. Bu süre içerisinde Özgür daha fazla kan kaybetmiş teni bir ton daha beyazlamıştı. Saatin sarkaçları zehirle bulanmış onları kovalıyordu sanki ve onların bir ayakları aksaktı, yeterince hızlı olamıyorlardı.

Hastaneye varana kadar Özgür'ün durumu stabildi. Hiçbir değişim olmamıştı. Ne hayata dönmüştü ne de Temmuz'dan kopmuştu. Temmuz ise onca yıldır kullanmadığı duaları ilk kez kullanıyordu. Sevdiğiyle beraber onun da beti benzi atmış Zeynep Hanım'a destek olması gerekirken teselliye ihtiyacı olan konuma düşmüştü. Nasıl düşmesindi ki? Her şeyim diyebileceği kişi ölüyordu, her şeyini kaybediyordu. Nefesi kesiliyordu.

"Özgür Aksoy'un yakınları sizler misiniz?" Doktoru duyar duymaz fırlayıp karşısına dikilmişti. Tek kelime edemeyeceğini bildiğinden şiddetle kafasını salladı onaylar nitelikte.

"Acil Arh+ kana ihtiyacımız var. Hastanın durumu kritik." Sanki günlük herhangi bir olaydan bahsediyordu sevdiğini kaybedebileceğini söylerken. Belki de onun için bir anlam ifade etmeyen bu anı binlerce kez daha yaşadığındandı. Ama ne olursa olsun sanki herkes yasta olmalıydı, herkes hayattan kopmalıydı o an. Doktora cevap veremedi. Sesi çıkmadı çünkü onun kanı uyuşmuyordu. Yavaşça sırtını duvara verip yere çöktü. Hayatının en berbat günüydü, ona aynı acıları iki defa yaşatmıştı hatta daha beterini. Onun önünde bir başkasını öpmüştü ve gözlerini bile kaçırmamıştı inandırıcı olsun diye. Köpek gibi pişmandı. Sırf yargılayan gözler görmemek kınayan sözler duymamak için ona kıymıştı. Bunu nasıl yapmıştı?

"Ben verebilirim." Nihayet bir cevap gelmişti lakin bu kişi hiç tanımadığı biriydi. Onun da sesi bitkindi ve Zeynep Hanım onu görünce gözleri parlamıştı.

"Kıraç, oğlum iyi ki geldin Hızır gibi yetiştin." Deyip karşıdaki karayağız delikanlıya sarıldı. Çok yanlıştı ama şu an bu gereksiz kişinin Özgür'e kan vermesini istemiyordu eğer başka bir seçeneği, en ufak bir şansı olsaydı asla kabul etmezdi. Hatta şu an bu çocuğu çıplak elleriyle parçalara ayırabilirdi. Bu kıskançlık mıydı? Ama şimdi ne yeri ne sırasıydı, şu an tek önemli olan Özgür'ün uyanmasıydı. İçinden yavaşça fısıldadı. Eğer uyanırsa...

-

En beğendiğiniz kısım?

Ve okurkenki hisleriniz?

Ve olmuş mu?

Boğuluyorum| bxbWhere stories live. Discover now