2- Necklace

1.2K 54 2
                                    


1996

''Silahını uzat.''

Bay Claes; uzun parmakları arasında sıkıca kavradığı silahını arkadaşına uzattı.

Styles önce cebindeki şarjörlerden bir tanesini çıkardı. Daha sonra avucunun içindeki silaha tek hamlede yerleştirdi ve Claes'e geri uzattı.

''Burada köşeye kısıldık! Kalmaya devam edersek açık hamleyiz. Fazla dayanamayız Styles.''

Bay Styles ellerini saçlarından telaşla geçirdi. Kararsızdı. Seçim yapma fikri beynini kemirip duruyordu. Yıllardır birlikte olduğu yol arkadaşına kaçamak bir bakış attı.

''Eğer buradan sağ çıkarsak...'' derince nefes aldı. Son bir kez daha düşündü. Dudaklarının arasından kelimelerin dökülmesine engel olamadı.

''Bir daha bir araya gelmemeliyiz. İkimizin de ailesi var. Onlara zarar gelmemeli. Bir seçim yapmak zorundayız. Ya onların güvenliği için buralardan gidip izimizi kaybettirip, bizde ayrılacağız. Ya da onlarla kalıp elimizden geldiğince onları koruyacağız.''

Bunları söylerken aslında o çoktan seçimini yapmıştı. Ailesine o kadar bağlıydı ki onları bırakamazdı. Eşine deliler gibi aşıktı. Henüz dört yaşında olan, her şeyden habersiz masum bir oğlu vardı. Onları geride bırakıp gidemezdi ki!

Claes sanki bunu bekliyormuş gibi arkadaşının söylediklerine hiç şaşırmadı. Başını salladı. Sonra ağzını konuşmak için araladı ama söyleyeceği şeyden aniden vazgeçip geri kapattı. Yutkundu. Sonra tekrar konuşmak için yeltendi.

''Bu uzun süredir benimde düşündüğüm bir şey. Eğer buradan sağ çıkarsak kardeşim; çok uzaklara gideceğim. Hiç var olmamış gibi olucam. Hayalet olucam. Onları da geride bırakıcam.''

Geride bırakıcam dediği ailesiydi. Seçim yapması gerçektende bu kadar kolay mıydı? Belki de onlar için en doğru olanı yapıyordu. Düşmanlarının birer aileleri olduklarından henüz haberleri olmadıklarını düşünüyorlardı. Onları iyi ve güvenli bir şekilde saklıyorlardı. Eğer öğrenmiş olsalardı çoktan bir girişimde bulunmuş olurlardı.

''Ben kalıcam. Ailemin yanında olucam. Bütün ömrümü onların nasıl olduğunu düşünerek geçirmek beni deliye çevirir.''

Claes başını anlayışla salladı. Terk edilmiş harabe bir avm de yoğun bir çatışma vardı. Onlarsa bir süreliğine buna ara vermiş, iç dünyalarıyla çatışmaya koyulmuşlardı. Biri galip gelecekti. Ama doğru kararı veren galibiyetini çok geç fark edecekti. İkisi de büyük fedakarlıklar ortaya koyuyorlardı. Birisi karısından, dört yaşındaki dünyalar güzeli kızından; ötekisi ise özgür bir hayat yaşamından fedakarlık ediyordu. Birisi yıllarca aklında cevaplarını bulamayacağı sorularla gidecekti. Ailesini güvende ve gizli tutmak için ne halde olduklarını bilmek için çabalamayacaktı bile. Ötekisi ise sürekli korkuyla birlikte yaşayacaktı. Artık en yakın dostu Claes değil, korku olacaktı. Kapısı her çaldığında ürkerek açacaktı.

''Bu işi bugün burada bitireceksek, şifreyi ayırmalıyız. Bir kısmını sen sakla. Bir kısmı da benimle kalsın.''

Styles fikri onayladı. Cebimdeki katlanmaktan buruşmuş kağıdı çıkardı ve ikiye böldü. Bir parçasını Claes'e uzatırken öteki parçayı cebine geri tıkıştırdı.

Geri dönüşü olmayan yeni hayatlarına ilk adımlarını attıklarında artık yaşanacak her şeyin önüne geçmek için çok geçti. Bu iki adam bir karar vermişlerdi. Seçim yapmışlardı. Fakat bu seçimler sadece ikisini değil tahminlerinin aksine bir çok kişiyi etkileyecekti.

UNDERCOVER (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now