Bölüm 3 ♣

90 20 8
                                    

Yb geldii 😁

Bölüm 3

Odasına mı? Beraber mi kalıcaz? Yok Artık! Bavulumu elimden alarak yürümeye başladı.

Şoktan kurtulduğumda çırpınmaya başladım. Ayaklarımı yere sürtüp beni götürmesine engel olmaya çalışırken bir yandan da sessizce bağırdım.

''Ya bırak beni! Gelmiyeceğim sokakta kalır, soğuktan ölürüm daha iyi. Ya bıraksana beni be adam!(adam dediğime bakmayın gençler, şimdi çocuk Allah için gencecik, kaslı, yak- uff!) Bak bırakmazsan çığlık atarım!!'' diye söylenirken bana döndü.

''Kapa çeneni ve sessiz ol! Normal de seni sokakta bırakırdım ama dua et ki iyi günüme denk geldin.'' Emir vermesiyle iyice sinirlendim ve o anki sinirle elinden hızla kurtuldum. ''Kapatmıyorum çenemi sen kimsin ki bana emir veriyorsun ya!''

Sabır diler gibi havaya baktıktan sonra yeniden bana döndü ve anlayamadığım bir anda kendimi poposuyla bakışırken buldum. Çığlık atıp çırpınmaya başladım.

''Oha be oha! Dağdan mı indin be sen! Orman kaçkını. Orangutan! Bırak beni!! Bu resmen adam kaçırmaya giriyor!'' İçeri girdiğimiz de İsmet amcadan yardım istemek için başımı kaldırdığımda sırtımda ki çanta durduğumuz pozisyondan dolayı kafama düştü.

Kısık sesle inleyip küfrederek çantayı kafamdan çektim. Sonunda İsmet amcaya bakmayı becerdiğimde İsmet amcanın bize bakıp güldüğünü görmemle şoka girmem bir oldu.

Yine de ''İsmet amca. Allah aşkına beni şu dağ magandasından kurtar. Şuna bak ya resmen beni kaçırıyor.'' dedim hala çırpınırken. İsmet amca bize biraz daha güldükten sonra ellerini havaya kaldırıp ''Ben karışmam.'' dedi.

Ha? Cidden mi? ''Alacağın olsun İsmet Amca ya!''

Merdinlerden çıkmaya başladığımızda çırpınmaya devam ettim. Tabi arada sessizce ''Bırak beni!'' diye çığırmamı da unutmayalım.

Son bir umut ellerimi yumruk yapıp poposuna evet poposuna çünkü karşımda poposu var vurmaya başladım. Ama gel gör ki hiç bir hareket, kıpırdama yoktu.

Hatta aksine hiç etkilenmişe benzemiyordu. Kollarım ağrıdığı için pes ederek kendimi bıraktığımda sonunda diye mırıldandığını duymuştum.

Sadece gözlerimi devirdim. Baş aşağı durmaktan zaten başım ağrımaya başlamıştı. Öfkeyle homurdandım.

Kısa bir süre sonra odanın önüne geldiğimizde beni yere indirdi. Yine kaçmak için hamle yaptığımda belimden tutarak geri çekti.

Sinirli bi ifadeyle ''Eğer tekrar kaçmaya kalkışırsan seni o kapıda ki abazalara veririm.'' diye tısladı.

Ah canım ya. Nasıl da düşünür beni. Oflayarak kollarımı göğsümde bağladım ve ''Tamam'' diye mırıldandım. Son kez uyararıcasına bakıp anahtarını cepinden çıkardı. Kapı açıldığın da geçmem için geri çekildi.

Yüzüne bile bakmadan odaya girdim ve gözlerimi oda da gezdirdim. Odası benimkiyle aynı olmasına rağmen biraz daha büyük ve ferahtı.

Yatak toplu sadece üstünde yatıldığı belli olurcasına bozulmuştu. Etrafı incelemeyi kesip ona döndüğümde hala ismini bilmediğimi fark ettim.

Aman Tanrım! İsmini bile bilmediğim patronumla aynı oda da uyuyacaktım! Kızlar bunu öğrendiğin de kesin beni öldürecek hatta sadece beni öldürmekle kalmayıp namus davası diyerek mavyeş'i de öldüreceklerdi.

Aklımda ki düşünceleri bölen mavyeş'in sesi oldu.

''Üzerini burada değiştirebilirsin. Ben duş alıcam.''

Kanatlarını Arayan MeleklerWhere stories live. Discover now