RENGİN|TEXTİNG

|12|

Tarih dersinden çıkıp, kantine inmiştik. Cenk kola alırken biz de masamıza geçmiştik.

Müge telefonuna yeni indirdiği oyunu oynamaya başlayınca biz de Cenk gelene kadar Alperle Cenk'in dedikodusunu yapmıştık.

Cenk kolasını alıp yanımıza geldiğinde Müge de telefonunu bırakmıştı. 2 ders sonra Fizikten sözlü olacaktık ve biz bunu 1 ders önce öğrenmiştik.

Birbirimize 'bu sefer bittik' bakışları atarken kantine kahkaha atarak 3 kişi girdi.

Aşkın... ve yanında göz aşinalığımın olduğu 2 kişi.

Aşkın insanların bakmasını umursamadan kahkaha atıyordu, özendiğim bir özellikti birilerini umursamamak.

Yüz hatları belirgindi, kemikli bir yüze sahipti. Sahi yağlı olan bir kısmı var mıydı?

Bol giyinmesi bile zayıflığını örtememişti. Ama mutluydu, gerçekten kendini seviyordu. Sanki ona baktığımı anlamış gibi, onca ona bakan insanın içinden beni buldu gözleri.

Kısa bir süreliğine baktı ve kafasını eğdi. Utanmış gibiydi.

Güldüm.

"Aşkın, iyi çocuğa benziyor aslında."

"Boş konuşma Mügmüg, ağzına çarparım görürsün."  teslim oluyormuş gibi ellerini kaldırdı ve ağzına sahte bir fermuar çekti.

"Kanka bilirsin, kıskanırım sizi. Ama anlattığın kadarıyla bir yamuğunu görmedim. Seni de tanıyor, en az bizim kadar biliyor içini."

"Saçmalama Alper, sizin kadar bilemez kimse içimi. Benim yoldan yürüdüğümü gören birisi bile bilir kilo problemim olduğunu, kendimi sevmediğimi."

"Kolam bitti kim bana kola almak ister? Biliyorsunuz kolam olmayınca mal bir insan oluyorum."  ah benim konuyu değiştiren minnoş Cenk'im.

Minnettar bakışlar attığımda "Kalk al lan bana, ne bakıyorsun bön bön."

Bu kadardı işte zekiliği, güldüm ve kola almaya gittim.

"Heyt be, şu tatlılığa bak. Erkek olsam alırdım yavrum seni. Püüüü..."

Kahkaha attım ve arkamı dönerek orta parmağımı kaldırdım.

Aşkın: ölene kadar söyleyebilirim.

Aşkın: çok güzel gülüyorsun, lütfen gülüşünü saklama.