Episode 27

925 116 16
                                    

"İçeri almayacak mısın?", diye sordu Jungwoo dudaklarını büzerek.

"Ah, tabi.", dedi Yukhei eliyle içeriyi işaret ederek. "İçeri gelmek ister misin?", diye sordu

"Zevkle."

***

"Eminim kutlamalar buradan daha eğlencelidir, neden orada değilsin?", diye sordu Yukhei ve yatağına yatıp filme yeniden odaklanmaya çalıştı.

"Burada olmak bana göre daha eğlenceli.", dedi Jungwoo. "Ayrıca Yuta bana bir şeyler anlattı."

Yukhei, ani bir şaşkınlıkla Jungwoo'ya döndü. "Ne gibi şeyler?"

"Bence sen daha iyi biliyorsun."

"Ne gibi şeyler, anlat işte!", diye sızlandı Yukhei.

"Mesela neden kutlamalara gelmediğini anlattı.", dedi Jungwoo. Yukhei'nin bilgisayarını kapatıp, yandaki yatağa koydu ve açılan boşluğa oturdu.

"Kendi kafandan uydurduğunu hikâyeleri.", dedi gülerek.

"Ve benden hoşlandığını."

"Peki.", dedi Yukhei. "Sonuncusu kesinlikle yalan."

"Yani kesinlikle ona inanmamalısın yani, ah!"

"Yuta'nın sana dediği şeylerin üçünden dördü yalan."

"Yani benim senin teklifini reddetmemin sebebinin Doyoung'tan hoşlanmam olduğunu düşünmedin.", dedi Jungwoo tek kasını kaldırarak.

"Bu yüzden depresyona da girmedin."

"Ve bana âşık da değilsin."

"Öyle mi?"

***

"Pekâlâ, madem konuşmayı reddettin. Ben sana bir şey anlatayım.", dedi Jungwoo. Biraz daha Yukhei'ye yaklaştı.

"Bu okula ilk geldiğimden beri, inek lafı üstüme sülük gibi yapışmıştı."

"En çok da ilk senemde ilk senemde bundan dolayı büyük sınıflardan bayağı bir çekmiştim."

"Daha doğrusu ilk senemin ilk döneminde."

"İkinci dönem, bana bulaşanlar morarmış göz ve dudaklarla gelip benden özür dilediler."

"Ve Doyoung sağolsun, kahramanımı bulmam zor olmadı."

"Aradan bir sene geçti, ben tabi utangaçlığımdan onu izlemekten başka bir şey yapamıyorum. Yanına gidip teşekkür edemiyorum."

"Onu izlerken fark ettim ki, o çok güzeldi. Dışı da içi de."

"Bir sene daha geçti, yavaş yavaş duygularımın farkına vardım. Doyoung'un dediğine göre o da beni izliyordu ayrıca."

"Ve bu sene, şans eseri onunla aynı sınıfa düştüğümde sonunda ona mesaj atacak cesareti buldum."

"Tanıdık geldi mi?"

"Yani bana diyorsun ki, aslında üç senedir senden hoşlanıyorum. Ama utangaçlığım yüzünden seni süründürüyordum.", Yukhei kaşlarını çatarak ona baktı.

"Öyle oldu galiba, özürlü dilerim!", dedi Jungwoo gülerek.

"Ama sen de beni bir haftadır süründürüyordun."

"Kafanda uydurduğun şeyleri nasıl düzeltebilirim derken, aklım çıktı!"

"Ben de özür dilerim.", dedi Yukhei. Gülüyordu, bir haftadır ilk kez.

"O zaman biz şimdi neyiz?", diye sordu Jungwoo.

Yukhei'nin dudaklarıyla kapanan dudakları ile de cevabını almıştı.

**

bu ne biçim final

matematik dersi || luwoo texting Where stories live. Discover now