8. Bölüm

6.2K 326 106
                                    

İkisini öyle yakalamamın üstüne tam üç gün geçmişti. Bu üç gün içerisinde ne okula gitmiştim, ne de dışarı çıkmıştım. Üç günün sonunda ise yaptığımın çok saçma olduğuna karar verdim ve toparlandım.

Artık herhangi bir arkadaşım olmadığından, okulda tek başıma gayet rahat dolaşıyordum. Min Hee benimle bir çok kez konuşmayı, hatta özür dilemeyi, denemişti ama her seferinde bir şekilde yanından hızla uzaklaşıp gitmiştim.

Şimdi de iki ders üst üste boş geçeceği için kantine indim, kahvemi aldım ve kitabıma kaldığım en heyecanlı yerinden devam ettim. Giriş kısmında bir hareketlilik fark edip başımı kaldırdım. Jungkook'un arkadaşları olduğunu bildiğim, Jungkook kadar sert olmayan, üç kişi bana bakarak bu tarafa doğru yürüyordu. Kabul ediyorum, korkuyorum.

  Adının Tae olduğunu bildiğim uzun boylu çocuk izin bile almadan yanıma oturdu ve iyice dibime girdi.

"Ver bakalım, ne okuyorsun?"

"Sayende okuyamıyorum. Gider misiniz?"

"Biz gidersek, daha kötüsü gelir."

Anlamadığımı belli eden bir ifadeyle yüzüne baktım.

"Diyorum ki seni Jungkook çağırıyor."

Kitabı kapatım masaya bıraktım ve bedenimi biraz ona doğru çevirdim.

"Neden?"

"Bence senin nedenini daha iyi biliyor olman lazım, küçük."

"Ne küçüğü ya? Sensin o."

Ayakta duran diğer iki kişi kıkırdadı.

"Hadi uzatma, gel işte."

İfadesizce ona bakmaya devam ettim. O da ayağa kalktı ve arkama geçti. Her ihtimale karşı temkinli oturmaya devam ettim.

Belimin biraz yukarısından tutup beni geriye doğru çekti. Nasıl olduğunu anlamadım ama bir anda ayağa kaldırdı ve sanırım kaçmamdan korktuğu için sıkı sıkı tuttu. Galiba kollarım moraracak.

Beklemeden beni kantinin kapısına doğru ilerletti.
Bağırdım:
"Ya dur, çantamla kitabımı alayım bari."

Arkasına bakmadan o da çetenin geri kalanlarına seslendi.

"Jimin, Yoongi! Çantasıyla kitabı getirirsiniz."

Sanırım şu an;
Ölümüme kendi ayaklarımla gidiyorum.

Okulun spor salonuna geldiğimizde resmen bitmiş durumdaydım. Ben pas, siz devam edin.

  Karşıdan Jungkook'un geldiğini gördüğümde kalbimin boğazıma falan attığını düşünmeye başladım.

Bize iyice yaklaştı, yan tarafımda duran arkadaşlarıyla kendilerine ait bir el selamlaşması yaptı ve çıkışta maç yapmak için gidecekleri sahada beklemeleri gerektiğini söyledi.

Arkalarından lütfen gitmeyin diye yalvarsam çok mu kötü bir durumda olurum?

Sonuç, gittiler. 

Cesaretimi toplayıp konuştum, korkak gibi gözükmek istemezdim.

"Ya siz eşkıya mısınız? Zorla birilerini ayağına getiremezsin."

"Getirdim ama."

Bu sefer sessizliği tercih edip sustum.

"Min Hee'ye neden bu kadar fazla tepki verdiğini sorduğumda bana bilmediğim şeyler olduğunu söyledi. Ne o bilmediğim şeyler?"

Fraction / JJK Where stories live. Discover now