Final

1.4K 188 241
                                    

Bir turluk promosyonlarının tamamlandığı gün, doksan altıncı gündü ve son kez televizyona çıkmak üzere olan Jimin içten içe şükür ediyordu. Herkesin aynı şekilde şükrettiğini biliyordu; grup yorulmuştu, her zaman olduğu gibi, sonunda kısa da olsa dinlenmeyi hak ediyorlardı.

Varyete şovlarına çıkmak sahnede gibi hissettiyordu, özellikle de şov başlamadan önce direktörlerden ve Namjoon'dan ne söyleyeceklerinin ve nasıl davranacaklarının komutunu alıyorlarsa.

O an da yine kuliste toplanmış üstten bir prova yapıyorlardı. Odada oturacak pek fazla yer yoktu. Makyözler ve hazırlık ekibinden insanlar ortalıkta koşuşturuyordu. Bizimkiler de odadaki tek kanepenin etrafına sıkışmışlardı.

Jimin, Seokjin'in makyaj için öbür odadan çağırılınca kalktığını fark etti ama kendisi geçemeden yeri Hoseok doldurdu. İç çekerek koltuğun yanında ayakta dikilmeye devam etti. Bir yandan liderleri teşvik edici laflarla röportajlarını anlatıyordu.

"Niye Seokjin hyung da oturup dinlemiyor?" Jimin onun lafını kesti ve kollarını bağdaştırdı. "O röportajla ilgili her şeyi biliyor mu?" Sesinin mızıkçı ve huysuz çıktığının farkındaydı ama umursamadı. Kendisi de bir an önce kalkıp hazırlanmak istiyordu.

"O halleder, merak etme." Namjoon söylendi. Jimin gergindi.

Hoseok gözlerini devirdi ve Jimin'i kolundan çekerek kendine yaklaştırdı. Jimin afallayıp Hoseok'a yapışmışken Hoseok onu belinden itip önündeki Yoongi'nin kucağına düşürdü.

"Otur şurda." dedi Hoseok hırçınca. Jimin ve Yoongi huysuz huysuz şikayetlenirken dikkatini tekrar Namjoon'a verdi.

Görünen oydu ki, kimse onları takmıyordu. O yüzden Jimin mızıkçılığı keserek oturduğu yeri kabullendi. Üyelerden birinin kucağına oturmak yabancı bir durum değildi zaten. Değil mi?Kafasının içinde Seokjin'in ses tonunu duydu; partide kucağında otururken hiç de yabancılamamıştın? Artık Yoongi'nin kucağına alışmışsındır.

Yavaşça yerleşti. Yoongi de Namjoon'u görebilmek için kafasını onun omzundan uzattı.

Jimin Yoongi'nin kucağında oturduğu gerçeğini görmezden gelmeye çalıştığı için etraftaki hiçbir şeye odaklanamıyordu. Özellikle arkasına yaslı bedenin ısısıyla bilincini kaybetmişti. Büyüğünün kucağında anında mayıştığını kendi kendine fark edince ise afalladı, ve sanki o da mayışmıştı.

Dingin bir andı. İkisi de kıpırdamıyordu. Sanki odada ikisinden başka kimse yoktu.

Yoongi'nin eli yavaşça Jimin'in beline gitti ve üstünkörü şekilde orada kaldı.

Jimin narince arkasına daha da yaslandı, belki sadece bir santim kaydı. Yavaşça, yavaşça.

Yoongi'nin bacakları da onu çevrelemişti. Aynı yavaşlıkta.

Jimin ağırlığını Yoongi'ye verdi.

İyice kurulmuştu ki bir anda yalpaladı. Hiçbir uyarı olmadan Hoseok'un kucağına düşmüştü.

Hoseok üstüne düşen Jimin'le korkarken Jimin "Ah, pardon!" diye geveledi şaşkınca. Yoongi ayağa kalmıştı ve resmen Jimin'i üstünden atmıştı. Hızlıca kalkıp birkaç saniye içerisinde odadan çıktığında Jimin onu hiç böyle hızlı hareket ederken görmemişti.

Namjoon şaşkınlıkla Yoongi'nin arkasından baktı. "Ne..." diye başladı ama sonra pes edip diğerlerine döndü. "Ne oldu şimdi?"

Jimin diğerlerinin ne dediğini duymadı bile. Sadece aynı şekilde yok olmak istiyordu.

~

O günün sonunda odasına geldiğinde Yoongi onun yatağında oturuyordu.

Jimin Yoongi'nin sabahki ani yok oluşundan sonra onu bir daha görmemişti ama önceden ona sevdiğini söylediği için sorun değildi. Şimdi teknik olarak doksan yedinci güne girmişlerdi bile.

The 100-Day Love Challenge | yoonminDonde viven las historias. Descúbrelo ahora