Episode 19

721 83 7
                                    

"Bütün odayı dağıttım, ama hâlâ yok!", diye bağırdı Jaehyun elindeki yastıkları yere atarken.

"Nerede bu defter?"

O sırada Seol, sakin bir şekilde odaya girdi.

"Bir şey mi kaybettin?"

"Ah, evet. Defterimi.", dedi Jaehyun. Bir yandan da çekmeceleri karıştırıyordu.

"Hani şu siyah deri, Doyoung'a olan aşkını anlattığın defter mi?", diye sordu Seol.

"Hani şu anda elimde tuttuğum?"

"Teşekkür ederim!", desi Jaehyun bir anda ona dönerek. "Hadi onu bana ver."

"Hayır."

"Ne demek hayırdır?", diye sordu Jaehyun kaşlarını çatarak. "Ver işte!"

"Bir şartım var."

"Ne?!"

"Onu ara."

"Hayır!", diye bağırdı Jaehyun yeniden. "Bunu yapmayacağım."

"Çocuk seni deli gibi merak ediyor. Bana bir şeyin var mı diye saat başı mesaj atmasından sıkıldım be!"

"Ama ben yapamam.", dedi Jaehyun. "Korkuyorum galiba."

"Ayrıca kızgınım ona, özellikle sana."

"İki haftadır senden sürekli özür diliyorum, gerçekten.", dedi Seol. Sonra her tarafına eşya saçılmış yatağa oturdu.

"Yaptığım hoş bir şey değildi, ama kötü bir amaçla yapmadım."

"Paranın yarısını verseydin bari.", dedi Jaehyun gülerek.

"Veririm istersen, ama konumuz bu değil."

"Doğru!"

"Yazılarını çok beğendi Jaehyun, seni sevmeyi deneyeceğini söylüyordu bazen."

"Gerçekten mi?", diye sordu Jaehyun. Bir yandan da eşyalarının bir kısmını çekmeceye tıkıyordu.

"Evet, işte bu yüzden onu aramalısın."

"Eğer hâlâ korkuyorsan, bu defteri Hoseok'a okutmakla tehdit edeceğim. Bence artık ararsın."

"Bu defteri zevkle okuyacağını biliyorsun. Sonra da anneme öteceğini."

"Bir saniye.", dedi Jaehyun. "Telefonumu bulmalıyım."

***

bunda da finale yaklaşmışız, vay be




tavşan çocuk || dojaeWhere stories live. Discover now