Birinci Bölüm

23 2 0
                                    

08:30'a kurulu alarm ısrarla yaklaşık bir dakika yirmi saniyedir çalar iken Norveç prensi Min Yoongi'nin umrunda bile olmamıştı.

Norveç prensi Min Yoongi'nin kulağına alarmının sesi henüz yeni yeni gelmeye başlarken ağzından çok ağır olmayan küfürler çıkıyordu ve kısık sesle. Çünkü her an hizmetçiler ya da aile bireylerinden birisi kapısına dayanabilirdi, onu uyandırmak için. Daha doğrusu artık yaklaşık iki dakikadır çalan alarmı durdurmak için.

Norveç prensi Min Yoongi yavaşça yatağında doğruldu. Sol tarafındaki komodine uzanarak telefonundaki alarmı kapattı ve uyku pozisyonuna geri döndü.

O rüyasına kaldığı yerden geri dönmek isterken saat yavaş yavaş 09:00'a yaklaşıyordu. Kraliyet aileleri her zaman birlikte kahvaltı yapardı ve gün içerisinde ise çoğunlukla beraber aktivitelerde bulunurlardı.

Her günün ilk aktivitesi olan kahvaltıyı kraliyet ailesi hep saat 09:00'da yapardı. Bu da tüm aile bireylerinin saat 08:30'da kalkıp kahvaltı saatine kadar hazırlanmasını gerektiriyordu.

Ama maalesef ki Norveç prensi Min Yoongi ailesindeki diğer bireylere göre kat mı kat uyuşuktu, yorgundu ve üşengeçti. Hemde her zaman, hayatının her zamanında.

"Prensimiz! Uyanın!" ve Norveç prensi Min Yoongi'nin kendisine özel asistanı, yardımcısı, dostu, hizmetçisi; artık siz ona ne derseniz. Tanıştırayım bu Freddie. Freddie, Norveç prensi Min Yoongi'nin özel işlerine bakan, onu giydiren, besleyen, okul hayatı ile, ilişkileri ile ve daha birçok şeyi ile ilgilenen bir hizmetçi. Kraliyet ailesinde sadece prens için çalışan özel birisi.

"Freddie! Bana Prensimiz deme demedim mi sana! Ben senin dostunum! Dostun! Dostuz biz! Bana Yoongi de!"

"Ama efendim olmaz ki öyl-"

"Senin kafanı kırarım!" ve birden kapı Norveç prensi Min Yoongi tarafından açılmıştı. Freddie amacına ulaşmıştı. Prensi yatağından kaldırmayı başarmıştı. Ve yüzünde güzel bir tebessüm vardı.

"Gene mi Freddie! Gene mi bu yöntem! Bıkmayacak mısı-"

"Hayır Yoongi bıkmayacağım." Ve kahkaha gelmişti peşinden Freddie tarafından söylenen bu cümlenin arkasına. Ardından Yoongi de gülmüştü ve Freddie'yi odasına çekerek kapısını kapatmıştı.

...

"Lüksemburg prensi Park Jimin! Sen fazla oluyorsun ama!"

Lüksemburg ailesinin ise kahvaltı saati 08:30 idi. Çünkü saat 09:00'da günün -kahvaltı dışındaki- ilk aktivitesine başlarlardı. Bu yüzdende kral, kraliçe ve iki prens saat 08:00'de kalkıp hazırlanmaya başlamalıydı. Ve şuan saat 08:30'u geçmişti. Doğal olarakta tüm kraliyet fertleri kahvaltı masasında toplanmıştı, ve herkes yerine geçerek kahvaltı yapmaya başlamıştı.

Tabii ki de her zamanki gibi Lüksemburg kralının sesi yükselmişti. Lüksemburg prensi Park Jimin gene bir şey yapmış olmalıydı.

"Oğlum, sen hiç benim sözümü dinlemiyorsun ki! Altı üstü abinin o gün işi olduğu için sen benimle anlaşmanın yapılacağı görüşme salonuna geleceksin. Neden bunu bu kadar dert ettin ki!"

"Ama baba, sorun bu işte. Abim oralara kadar gidip yorulacağına neden ben yoruluyorum! Neden ben abimin işlerini yapıyorum!"

"Abin meşgul Jimin!"

"Tamam ama.. Off! Bana sordun mu ben meşgul müyüm değil miyim diye?!"

"Sesini yükseltme beyfendi." Annesi - Lüksemburg kraliçesi - sakin bir dilde söylemişti.

"Bu masada neden sesiniz yükseliyor, eşeklere bağırılır. Ne oğlum eşek ne kocam. Sizde sabah sabah birbirinizi yemeyin.. Beni de uğraştırmayın."

"Tamam. Uzatmak yok. Abin yerine sen benimle geliyorsun anlaşma yapmaya Jimin." Babasının yaptığı imayı ve baskıyı anlayınca susmuştu Jimin. Daha doğrusu susmaya zorunlu bırakılmıştı. Jimin bundan nefret ediyordu, abisinin işlerini yapmaktan ya da evin en küçüğü diye tüm işlerin onun omzunda olmasından..

...

"Ama bunu giymeyeceğim."

"Yoongi giy ya. Bir şey olmaz."

"Yakışmaz bana."

"Giyecek başka bir şeyin yok ama.."

"Nasıl yok Freddie hahahaha. İki tane gardırobum var ve ikisi de ağzına kadar dolu?"

"Ama giydin hepsini Yoongi. Kraliçenin aynı şeyi tekrar giymemeni istediğini hatırlıyorum?"

"Tamam da evde giyeceğim ya. Dışarıda giydiklerime bende özen gösteriyorum." Gardıroba bakmayı keserek Freddie'ye dönmüştü Yoongi. Ve Freddie'nın bıyık altından , gizlice , güldüğünü görmüştü ve kendi kendine söylendi. "Allah Allah!" Freddie gülmeyi kesip Yoongi'ye kafasını çevirdiğinde tek kaşını kaldırarak 'Ne oldu?' diyerek soruyu Yoongi'ye yöneltti.

"Evdeyim tamam mı! Sabah sabah ben istemeden yatağımdan kaldırdın! Şimdi de giymek istediğim şeye müdahale ediyorsun!"

"Tamam da Yoongi ben zaten senin özel hizmetçinim. Seni uyandırmak, gününü planlamak veya giydirmek benim işim hahaha." Yoongi göz devirmişti.

"Git odamdan!" Freddie ona 'Ciddi misin?' anlamına gelen bir bakış attığında Yoongi söylenmeye devam etti. "Çık odamdan! Çık!"

...

Jimin hafiften gelen gülme sesine doğru baktığında abisinin onunla alay edermiş gibi bir yüz hâli aldığını girdi ve sinirlendi. Gittikçe de sinirleniyordu ama ses çıkartmadı. Çünkü şuan istese de bir şey yapamazdı.

🌙🖤
Tekrardan herkese merhaba arkadaşlar, bölümü yazmam birkaç saatimi aldı. Çünkü hemen önce test çözmüştüm ve beynim durmuştu. Yazmakta zor oldu biraz. Sormak istediğiniz soru varsa sorun. Karakterlerle, sistemle, aile bireyleri ile ilgili falan. Tam olarak tüm ayrıntıları oluşturmasam da genede çoğu ayrıntıyı düşündüğümü varsayıyorum. Bir dahaki bölümde görüşmek üzere..

King |myg×pjmDove le storie prendono vita. Scoprilo ora