30. Bölüm | Kaybolmak

498 42 160
                                    

Can Ozan - Sar Bu Şehri (Bu şarkıyı mutlaka dinleyin ve sözlerine dikkat edin. Dinlediğinizde beni anlayacaksınız.)

❄️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



❄️

NEHİR

Uyanık kalmalıydım. Artık bu şehirde saklanacak yerimiz yoktu.

Gerçekten bir gün güneş yükselir, bulutları temizler miydi?

Yoksa sonsuza dek belirsiz bir karanlığa mı gömülmüştük hepimiz, sorgusuz sualsiz?

İçinde bulunduğum aracı, tanıdık sokağın kenarında durdurdum. Karmaşık hisler, parmak uçlarında yürüyen bir tilki misali zihnimi çepeçevre sarmaya yüz tutarken, derin bir nefes almış ve düşüncelerimi susturmayı başarmıştım. Bu gece, belki de öbür gecelerden biraz daha farklı geçecekti benim için; ama her şeyi sonunda atlatacağımı, omzumdaki yüklerden kurtulacağımı, içinde bulunduğum bu kasvetten çıkacağımı biliyordum.

Aşağı indim ve Soğuksu'nun buz gibi havasının bedenime hücum etmesine izin verdiğim birkaç saniye boyunca, karşımdaki evin, eski evimin küskün, yaşlı ve solgun haline bakmaktan kendimi alamadım.

Eskiden bu evde mutlu bir aile oturuyordu.

Önce babamı kaybetmiştim.

Sonra da kendimi.

Bazen bütün bedenim ve bütün ruhumla, sebepsizce düşman kesiliyordum içinde bulunduğumuz bu soğuk şehre.

Derin bir nefes almış, cesareti damarlarıma aşılamış ve ön kapıyı çalmayı es geçerek yan taraftan dolaşmıştım. Işıklar yanmıyordu; muhtemelen Beliz Hanım hiçbir şeyi riske atmayacak kadar dikkatli davranan bir kadındı. Onun burada olduğunu öğrenebilecek herhangi bir kişi bile hepimizin sonunu getirmeye yeter de artardı bile.

Hatta buna kendi kızı da dahildi.

İki evin arasındaki küçük boşluktan geçmiş, arka bahçeye girmiştim. Evin içi o kadar karanlıktı ki, annemin söylediklerinden bir anlığına şüphe duymaktan kendimi alamadım. Botlarımın yerde ses çıkarmayacağına emin olduğum bir yavaşlıkta, cam kapıya doğru yaklaştım; alnımı neredeyse cama değdirecek kadar yakınlaşmış, iki elimi gözlerimin etrafına siper etmiş ve görüş açımı belirginleştirmeye çalışmıştım.

Bir anda karşımda bir yüz belirdi.

Korkarak bir adım geri çekildiğimde, cam kapının ardında kısa boylu, minyon bir kadının olduğunu görebilmiştim. İri gözleriyle, şaşkın bir ifade eşliğinde bana bakıyordu. "Nehir?" dediğini duymuştum, öbür taraftan hayretler içinde.

Biz öylece birbirimize bakakaldığımız sırada, birkaç dakikalığına durmuş olan yağmur tekrardan şehri etkisi altına aldı ve ben, saniyeler içinde Beliz Hanımın karşısında ıslak bir sıçana dönüştüm. Bir an bile düşünmeden derhal kapıyı açtı; beni kolumdan tutup çekerek içeriye soktu. Hemen arkamdan yine kapıyı kapatmış, kilitlemiş ve üzerine de perdeyi örtmüştü. "Senin burada ne işin var?" Telaşla evin alt katında koşturmaya başlarken; önce antreden, sonra da mutfağın penceresinden dışarıyı gözetledi. "Biri seni takip etti mi? Tek başına mı geldin? Nasıl böyle bir sorumsuzluk yaparsın..."

SOĞUKSU: Karanlık Şehir & Kralların SavaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin