7

221 12 3
                                    

2 Hafta önce

-

Ulaş'tan;

Kaçıyorum. Bir korkak gibi, kaçıyorum ondan. İlk gördüğüm andan beri, kaçıyorum. O kadar güzel ki. O kadar masum ki. O kadar iyi ki. Benim için çok fazla, o.
Onu sevdiğimi söylediğim günden beri, daha da uzaklaştırdım kendimi. Ben onun yanında olduğumda, hep ağlıyor. Ağlamasına dayanamıyorum..
Ama bugün..
Eski hayatıma geri dönüyorum. Sen busun işte. Bu, Ulaş Burhan Çekecioğlu. Tek bir kıza bağlı değilsin, olamazsın! Her zaman gittiğim bara gidecektim. Duru ne zaman bana baksa, gözlerimi kaçırıyorum ondan. Ne yapmıştı bana? Ne hale getirmişti beni? Bugün son. Seni bir viskiyle, hayatımdan silip atacağım.. Duru Gökgöz.
Eski bir orta okulun çaprazında, ara sokakların birinde her zaman geldiğim yere gelmiştim. Herkes bilmezdi burayı. Bana ait gibiydi. O yüzden, sürekli bu bara gelirdim. İçeri adım atacağım anda.. Yanımda belirdi.

"Ne istiyorsun?"

Dudaklarını ısırdı

"Birlikte, zaman geçirmek."

Gözlerimi devirdim. Böyle basit kızlar, hiç ilgimi çekmiyordu. Bir kere yattığım kıza, elimi sürmezdim bir daha.

"Kaybol. İlgimi çekmedin."

Sarı saçlarını geri attı. Üzerindeki, elbisenin askısını indirip daha da yaklaştı

"Peki ya şimdi, Ulaş Çekecioğlu?"

Onu geri çevirecektim ki.. Duru. Onu unutmak için, eski hayatıma geri dönmeliyim. Ellerimle saçlarını okşayıp

"Bu gece, yanımda olmak mı istiyorsun?

Elimin üstüne elini koydu

"Gecelerin veliahtıyla, bir gece geçirmek. Kim istemez ki?"

Bara girmiştik. Deli gibi içiyordum, içki kokusuyla uyuşturucunun keskin kokusu harmanlanmış insanı sarhoş ediyordu. Delirtiyordu. Yanımdaki sarışın kız Sahra olmaktan çıktı, Duru'ydu sanki. Ne olduğunu anlayamadan, dudaklarına yapıştım. Kafam yerinde değildi. Deli gibi başım dönüyordu.
Ben onu öperken, oda bana karşılık veriyordu. Kucağıma aldığım kızı, barın üst katına çıkardım.
Üstünde olduğum kız, Duru değildi.
Bunu anladığımda, iş işten geçmişti.

Gözüme vuran ışık.. Kalkmama sebep oldu, başım çatlayacak gibiydi. Dün gece ne olmuştu? Yanımda uyuyan Sahra, uyanmıştı.. Ah.. Ben ne yaptım?

"Günaydın."

Cevap vermedim. Yerde olan pantalonumu alıp, odadan çıktım. Boktan hayatımın, boktan günü başlamıştı işte.
Arabama bindim, eve gitmeliyim.-Evet yaşım tutmuyor ve evet bir ehliyetim var. Ne diye bilirim ki, paran varsa kuralların pek önemi olmuyor.-
Devamsızlığım arttığından, mecburen okula gitmeliyim. Eve geldiğimde, odama çıktım. Aile adı altında, eve pek gelmeyen babam beni şımartmayı iyi biliyordu. Başıma bakıcılık işini sokarak. Mavi saçlı cüceyi, bana bırakıyordu. Tabi karşılığını alıyordum, ama.. Cidden bunun benim, kardeşim olduğuna emin miyiz?
Odamın karşısında, Çiselen'in odası vardı. Aslında tam kardeş sayılıyor muyuz onuda bilmiyorum. Babamız aynı adam ama.. Annelerimiz farklı. Gerçi benim, annem yok. Ben iki yaşındayken, ölen annemin hemen ardından fahişenin tekiyle evlenip çocuk yapmak. İşte, bu tam babama; Atalay Çekecioğlu'na yakışır bir şey.
Geçmişimde, hayatım gibi boktan anlayacağınız..
Odama girdim ve yatağımın üstünde duran, okul kıyafetlerimi giydim. Rezalet bir okul üniformamız olduğunu söylemiş miydim? Siyah pantolon ve beyaz gömlek çok yaratıcı gerçekten. Boş sırt çantamı alıp, odadan çıkacaktım ki.
Mavi saçlı cüce.

KAVGAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin