ONİKİNCİ BÖLÜM

1.5K 136 3
                                    

                                                    
"Giyindin mi, gelebilir miyim?"
Kayra, Esin'in sabırsız ve telaşlı sesini duyarak gülmeye başladı. Bu kadar dayanabildiğine bile şaşıyordu.
"Birkaç dakika daha beklemeye dayanabilecek misin?"
"Birkaç dakika mı? Sanki kraliçe Elizabeth giyiniyor. İyi ne yapalım, dayanacağız. O giydiğin şeyi nasıl çıkarmayı düşünüyorsun?"
"Önce bir giyeyim, çıkarmayı sonra düşünürüm?"
"Tabii o zaman bir yardımcın olacağı için rahatsın."
"Esin..."
"Ne var? Çatladım şurada. Nerede kaldı bu Sibel? En azından yanımda o olsaydı."
"Sabırlı ol, bitmek üzere. Sibel konukları karşılıyor. Farkındaysan bir dağın başında evleniyorum ve hamileyim."
"Farkında olmaz mıyım hiç? Hem de nasıl farkındayım. Ha bu arada aklımdayken Yağız'dan aşçılarını çalmaya karar verdim. Bunu düğünden önce söyleyip hayallerini yıkmayayım ama düğünden sonra onları istiyorum."
"Bunu onunla konuşmalısın, ben aranıza girmeyeyim. Ve evet hazırım, çıkıyorum."
"Sonunda. Şükürler olsun."
Kayra yavaşça dışarı çıktığında Esin'in ona bakarken açılan ağzını ve irileşen gözlerini görünce kıkırdayarak güldü. Olduğu yerde etrafında dönerek ona baktı yeniden.
"Nasıl, beğendin mi? Uygun mu?"
Esin gözlerini açıp kapayarak yutkundu. Sonra yüzünde yavaşça bir gülümseme belirdi. Gülümsemesi büyüyerek yüzünde kocaman bir sırıtma haline dönüşünce ona doğru yaklaştı. Kayra soru dolu bakışlarla ve merakla onun fikrini duymayı bekliyordu.
"Esin bir şey söylesene. Neden sırıtıyorsun öyle, komik olan ne?" diye mırıldandı.
"Hayatım kesinlikle Yağız benden daha kötü görünecek biraz sonra. O yüzden gülüyorum ve sen... Sana komik demek için beynimin yarısını doğum odasında bırakmış olmam gerek ki bırakmadım. İnanılmaz güzel görünüyorsun. Birkaç küçük şeyle harika olacaksın. Bayıldım."
Kayra rahatlayarak sarıldı ona.
"Çok teşekkür ederim." diye fısıldadı kulağına. "Her şey için... Dostluğun için, desteğin ve neşen için."
"Teşekküre değecek bir şey yok tatlım. Kimi insan çok para kazanmayı sever, hayatı renksiz, tatsız tuzsuz bir yemek yer gibi geçirir. Kimisi de insan kazanır, koyar cebine ve kalbine, gerektiği yerde hayatına iyilik güzellik ve dostluk olarak monte eder. Bu da hayat denen yemeğin tatlısıdır güzelim. Biz tatlı kısmındayız. Hayatın acıları yanında tatlıları olduğunu da keşfeden insanlardanız. Bu yüzden sen birçok insanı birbirine farklı şekilde bağladın. Bu da az şey değil hayatım."
"Çok tatlısın."
"Öyleyimdir." diye güldü Esin.
Sibel içeri girdiğinde ikisini diz dize sohbet ederken buldu. Neşeyle ve uçarcasına yanlarına gelip ikisinin de omuzlarına doladı kollarını.
"Dışarısı çok güzel, herkes burada. Bülent amcayı görmeniz lazım nasıl heyecanla gelenleri karşılıyor."
Kayra gülen gözlerle ona baktı.
"Yağız ve Kenan neredeler?"
"Kenan Yağızla ortadan kayboldu sanırım, o iki kafadar da bir köşede hazırlanıyorlardır. Bu arada senin buradan çıkmaman konusunda söz aldılar benden. Yağız seni almaya gelene kadar evden çıkmayacaksın anlaştık mı?"
"Neden?"
"Sadece söylenen yap. Damat böyle talimat verdi."
Hep birlikte gülmeye başladılar. Esin ayağa kalkıp ikisine baktı.
"Hadi bakalım şu makyaj işini de çıkaralım aradan. İnsanları fazla bekletmeyelim. Damat az sonra burayı basmadan biz hazır olalım. Şimdi onun hormonları da tavan yapmıştır."
Sibel elinden tutarak kaldırdı Kayra'yı. Bir süre saçlarını toplamak ve serbest bırakmak arasında kararsız kaldılar. Kayra'nın isteği üzerine serbest bırakmaya karar verdiler. Sibel onu uzaktan süzerken yanında duran Esin'e mırıldandı.
"Melek gibi görünüyor değil mi?"
"İnsan ona bakarken ağlamak istiyor. Sanki kız kardeşimi evlendiriyor gibiyim."
"Ben de." diyerek sarıldı ona Sibel.
Beyaz gelinliğin uzun kuyruğu zarif kıvrımlarla etrafında su köpüğü gibi duruyordu. Çok sade bir o kadar da asil duruyordu üzerinde. Sırtında ve göğsünde olan V dekoltesi göğsünden sonra belinde hafif bir drapeyle tamamlanıyordu. Kayra aynadaki kendi görüntüsüne gözlerine dolan yaşlarla baktı.Bu aynalar karşısında yaşadığı tüm hallerini düşündüğünde şimdi geldiği noktada karşısındaki görüntüye bakıp sadece ağlamak istiyordu. Bu gözyaşları, mutluluk için sakladığı birkaç damlaydı. İçinde keder ve hüzünden çok bir türlü kelimelere dökemediği mutluluğu barındırıyordu. Derin bir iç geçirerek ellerini önünde birleştirip arkadaşlarına dönüp gülümsedi.

GÜNLÜK ...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin