1.5 [final]

5.8K 535 231
                                    

"Namjoon hyung! Nolursun hiçbir şeye dokunma. Heyecanlı olunca iki kat sakar oluyorsun." Sonunda düğün günü gelip çatmıştı. Aile ve arkadaşları arasında küçük bir organizasyon düzenlemeye karar vermişlerdi -gerçi pek de küçük sayılmazdı, ikisinin de aileleri biraz kalabalıktı-. Yine de kimsenin bir şikâyeti yoktu, arkadaşları dışında. Onlar masaların üstündeki çiçek vazolarını düzgünce yerleştirmeye çalışırlarken Namjoon ve Seokjin de boş kalmamak adına onlara yardım etmeye karar vermişlerdi. Tek sorun, Namjoon'un heyecanlanınca artan ekstra sakarlıklarıydı. Kolları ve bacağı çok uzun olduğundan bir de, asla onları sabit tutamıyordu.

"Ama ben..." Omuzlarını düşürdü ve ardından sakince mırıldandı, "Tamam."

O sırada yanına nişanlısı yanına gelerek onu omuzlarından kavradı ve tüm bu kalabalığın arasından onu kurtararak bahçeye çıkardı. Elleri hala küçüğünün omuzlarında dururken yavaşça önüne geçti ve parıldıyan gözleriyle onun gözleri içine baktı. "Namjoon-ah. Sakin ol." Hafifçe gülümsedi.

"Nasıl sakin olayım hyung?! Bu, benim hayatımda yaşadığım en güzel ve en heyecanlı gün. Sadece birkaç saat sonra tamamen birbirimizin olacağımızın düşüncesi-"

Seokjin yavaş bir hareketle kendi dolgun dudaklarını nişanlısının dudaklarıyla birleştirmişti. Çok kısa bir andı ama çok da özeldi. "Biliyorum, Joon. Ama bu harika bir şey değil mi?"

"Nasıl bu kadar güzel olabilirsin?" Namjoon, Seokjin'in dediğini duymamış gibi, transa girmişçesine mırıldandığında büyük olan gülerek onun koluna vurdu hafifçe. "Dünya çapında yakışıklıyım bir de, değil mi?"

Namjoon dilini şaklattı onaylamazcasına. "Olma, kıskanırım." İkisi de gülüştü. Ardından koşarak yanlarına Jungkook gelmiş ve konuşmalarını bölmüştü.

"Siz ikiniz ne yapıyorsunuz burada? İçerideki çoğu kişi düğünden kaçtınız falan sandı. Gerçi çok mantıksız zaten sizin düğününüz, niye kaçasınız ki? Her neyse, gelin artık EVLENMEYECEK MİSİNİZ YAHU?"

"Tamam tamam, geliyoruz." Dedikten sonra, kolunu nişanlısına uzattı Namjoon ve Seokjin de hiç beklemeden kendi kolunu ona uzatılan kola doladı.

Kapıya yaklaşmak üzerelerken Jungkook aniden durdu ve onlara döndü. "Durun," diyerek de ellerini önlerine koydu ve onları durdurdu. "Siz şöyle kenara geçin," onları yavaşça kapının önünden çekip duvara doğru yaklaştırdı. "Ben şimdi içeri bir girip bakayım, hazırlıklar ne durumda. Sonra siz zaten seramoni için bu kapıdan gelecektiniz. Hazır olduğunda her şey ben sizi çağırırım." Ve gözden kaybolup gitti.

İki sevgili yalnız kaldıklarındaysa birbirlerine bakmaya başladılar sadece. Namjoon hiç bırakmak istemediği elleri, kendi avuçları içine aldı, dudaklarına götürüp nazik öpücükler bırakmaya başladı. "Sadece birkaç dakika kaldı."

"Evet. Birkaç saat sonra olur diye düşünüyordum. Ne çabuk oldu. Namjoon, ben heyecanlanıyorum sanırım."

Küçük olan derince gülümsedi. Sevgilisinin bu halleri oldukça hoştu şimdi. "Ya, anladın mı şimdi beni."

"Sus, sus. Sence... sence yeminlerimizi ettikten sonra öpüşmeli miyiz? Yani sonuçta ailelerimiz burada ve-"

"Kim ya da ne olursa olsun, hiçbir kuvvet bundan sonra beni o dudaklardan mahrum bırakamaz. Gerçi önceden de bırakacağı yoktu. Ama sen beni anladın."

"Hyung!" Kapıdan çıkan Jungkook'la ikisi de derin bir nefes aldı ve heyecanlı bakışlarını ona çevirdiler. "Hazırsanız eğer..." Gülümseyerek başıyla içeriyi gösterdi. Bir kez daha birbirlerine baktı genç çift, ardından kocaman gülümsemeleriyle kol kola kapıya doğru ilerlemeye başladılar.

İçeri girdikleri anda yanlarında sıra oluşturmuş insanlar hep bir ağızdan bağırmaya ve alkış tutmaya başlamış, çok değerli arkadaşları yanı başlarında konfetiler patlatmıştı. Başta Namjoon ve Seokjin olmak üzere herkesin yüzünde kocaman birer gülümseme vardı, herkesin gözleri ışıl ışıldı.

Yavaş adımlarla sonunda yeminlerini edecekleri platformun üstüne varabilmişlerdi. Nikâh memuru orada onları bekliyordu.

Herkes yerini aldıktan sonra ortam tamamen sessizleşti.

"Bugün burada toplanma sebebimiz, bu iki çiftin evlenme talebinde bulunması. Evet, eğer varsa evlilik yeminlerinizi edebilirsiniz. Yoksa direkt imzaları atabiliriz."

O sırada Namjoon boğazını temizledi. "Eğer bana sorarsanız evlilikte önemli olan kalpten geçen düşüncülerdir, diğer insanlara göstermelik söylenen, büyük ihtimalle de tutulmamak üzere verilmiş boş sözler değildir. Sevgi ve birliktelik yürekte olur, yürekten sevenin de yemine ihtiyacı yoktur çünkü sevdiği zaten sevenin sevgisini kendi yüreğinde de her zaman hisseder." Önlerinde duran defteri önüne çekip kalemi düzgün ve uzun parmakları arasına aldı ve hemen kendisi için ayrılan bölüme imzasını attı. Defteri onun da imzasıyla birlikte artık eşi olacak sevgilisinin önüne uzattı.

Seokjin de imzasını attıktan sonra nikah memuru evlilik cüzdanlarını uzattı, Namjoon onu alıp direkt yanındaki eşine uzattı. Seokjin, cüzdanı alarak havada salladı, yüzündeki kocaman gülümsemeyle. Davetlilerin hepsi yarın yokmuşcasına alkışlamaya başladı bu yeni evli çifti. 

Ve sonra Namjoon, Seokjin'i belinden kavrayarak kendine çekti ve dudaklarını eşininkilerle birleştirdi. Kısa bir öpücüktü ama bu da en az diğerleri kadar özeldi. Resmen evlendikten sonra öpüştükleri ilk zamandı bu.

Daha sonra sıra ilk dansa gelmişti. Bütün çiftlerle birlikte dansa başladıklarında ikisinin de gözlerinin içine sanki tüm galaksi doluşmuştu.

"O an, belki biraz havalı konuşmuş olabilirim ama eğer istiyorsak şu an, tam şu an edebiliriz yemin midir nedir." Namjoon, gamzelerini göstererek gülümsedi sevdiği adama.

"Aslında dediğin gibi, önemli olan kalpten geçen düşünceler. Bizim ne yemine ne de süslü kelimelere ihtiyacımız var. Gözlerimizin içine baksak yeter. Ama yine de, buzdolabında yarım kalmış sütü bitirmeden yeni bir kutu süt açmayacağına ve diş macunu tüpünü ortadan değil her medeni insan gibi dibinden başlayarak sıkacağıma söz veriyor musun? Çünkü bilirsin ben titiz ve takıntılı bir adamım."

Namjoon içten bir kahkaha patlattı. "Söz veriyorum, sevgilim. Seni her daim mutlu edecek şeyler yapacağıma, sana her zaman sevgiyle dokunacağıma ve aşkın gerektirdiği sabrı göstereceğime söz veriyorum."

"Seni seviyorum."

Ve birbirlerine sımsıkı sarılarak kendi çaplarında sallanmaya -onlar bunu danstan sayıyordu- devam ettiler.

………………

Veee son!

Bu zamana kadar okuyan, oy veren ve yorum yapan herkese çok teşekkür ederim. Oldukça ilgi gördü en başlarda fakat sonradan benim sorumsuzluğum dolayısıyla o ilgi yok oldu ama müstehak bana eldşaödşfö

Umarım eğlendiğiniz ve beğendiğiniz bir hikaye olmuştur. Yazdığım ilk Namjin'di bu ama son olacağını zannetmiyorum ;)

Her şey için teşekkür ederim, sizi seviyorum, kendinize iyi bakın ve diğer hikâyelerime de bir göz atmaktan çekinmeyin! ♡♡

'kim' ℘ namjin ✓Where stories live. Discover now