gerçek masalların sonu

3.6K 421 445
                                    

   ℘  

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

   ℘  


FİNAL

O olaydan sonra Jungkook ve arkadaşları okuldan uzaklaştırıldı, matbaa kapatıldı. Bu süreçte dışarıdan hareket etmeye çalışan Jungkook'a manevi olarak destek vermeye çalıştım ve bu bizim ilk uzun soluklu yakınlaşmamız oldu. Çok mutsuzdu, çok mutsuzduk. Ülke berbat bir haldeydi, fikir özgürlüğü, hak ve hürriyet yoktu. Mart ayına kadar süren bu rezalet, reform çağırısıyla son buldu. Uzaklaştırılan profesörler ve Jungkook ile arkadaşları okullarına geri döndü. Fakat hepsi göz boyamaydı. Hala daha büyük bir baskı vardı üzerlerinde.

Bundan dolayı bir karar alındı. Öğrenciler de organize edilerek 18 Mayıs'ta Seul İstasyonu'na reform talep etmek için gidilecekti. Hepimiz çok heyecanlı, ama aynı zamanda korku doluyduk. Geleceğimiz karanlık bir yol gibiydi. Işığımızı da, yıldızlarımızı da çalmışlardı. Elimizde kalan kalemlerimiz ve sesimizdi. 

Jungkook benim tek sığınağımdı. Kurgum için izleyip, hakkında notlar edindiğim bu adamla gerçek bir hikaye yazıyorduk şimdi. Onu yaşıyor, onu hissediyordum. Bana olan sevgisini bu süreçte içimi karartan düşünceleri uzaklaştırarak gösteriyordu. Artık daha yakındık. Birbirimizden başka bir şeyimiz olmadığını idrak etmiştik. 

Yorgun gözlerini sansürlenmekten bomboş kalmış gazeteden çekip bana baktı. "Biliyor musun," dedi iç çekerek. "Sen karşıma çıkmasaydın, bu kadarına dayanamazdım. İyi ki varsın."

Gülümsedim. Oturduğum yerde uykudan kapanacak olan gözlerimi aralarken, elimde olduğunu unuttuğum kahve fincanını kavrayıp, "Biliyor musun," dedim onu taklit ederek. "Sen karşıma çıkmasaydın, asla yaşamaya değecek o ilhamı bulamayacaktım. İyi ki varsın."


24 Mayıs 1980, Gwangju, Seul İstasyonu

Direnişin altıncı gününde gücümüz git gide tükeniyordu. Etrafımızdaki ceset sayısı her geçen gün artıyor, polisler acımadan bize şiddet uyguluyordu. Sesimiz kısılmış, karnımız açlıktan sırtımıza yapışmıştı. Elimizde silah yoktu, fakat onlar bizi bir av hayvanı gibi öldürüyordu. Jungkook'un iki arkadaşı dün tutuklanmış, diğeriyse acı bir şekilde katledilmişti. O gruptan sadece biz kalmıştık ve bizim de gücümüz tükeniyordu.

Zorlukla bulduğu suyla yanıma dönen Jungkook bayılacak gibiydi. Suyu uzatıp, "Hemen iç Valerie." dedi. "Başkası görürse verecek su kalmadı. Sana dadanırlar."

İkiletmeden plastik kabın içindeki suyu alıp bir çırpıda kafama dikledim. Kursağımı nemlendirmekten öteye gidememişti ama yine de şükrettim. Kalan az miktarı ona uzattığımda kafasını salladı. "Ben o kadar susamadım," dedi güven vermek istercesine. "Sen bitir."

evergreen | jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin