33- Korku

1.7K 231 50
                                    

Genç kız bedeninde hissettiği soğuklukla ürpererek gözlerini açtı. Korku dolu gözlerle ne olduğunu anlamaya çalışırken üzerindeki kıyafetlerin sırılsıklam olduğunu ve her yerinden suların aktığını gördü. Ne olmuştu kendisine? Bu hâli neydi? Gördüğü kabustan hâlâ uyanamamış mıydı? Bir şey anlamayarak etrafına baktığında fark ettiği kişiyle damarlarının öfkeyle dolduğunu hissetti. Gözlerindeki öfke kıvılcımlarıyla her hareketini alayla izleyen adama baktı. Adam elindeki boş kovayı duvarın dibine fırlatıp bakışlarına yansıyan vahşi parıltılarla genç kıza doğru yürümeye başladı.

''Kusura bakma, seni biraz ıslattım ama güzellik uykundan uyanman gerekiyordu."

Yabancı adam sinir bozucu bir şekilde elini kızın dudaklarına yapışan ıslak kumaşa atarak çekip duvarın bir kenarına fırlattı. Genç kız canının acımasıyla dişlerini sıktı.
"Biliyor musun? Seni gerçekten çok merak ediyorum. Neden onlar için bu kadar önemlisin?''

Yabancı adam kahkahalarla gülerken kafasını iki yana salladı ve tekrar sordu: "Neden bir Filistinli bu kadar önemli olsun ki neden? Söyle bana Siyonist bir yahudi neden seni öldürmemizi istemeyip de kaçırmamazı istiyor? Sen kimsin?"

Lina hiçbir şey söylemeyince yabancı adam kaba elleriyle kollarından tutup onu sarsmaya başladı.
"Sen kimsin Lina Shaheen?"

Lina, hıçkırıklarının arasından kesik kesik konuşmaya çalışırken mümkün olduğu kadarıyla kendini geriye doğru çekiyordu. Yabancı adamın ellerinden kurtulmak istiyordu ama nafileydi. Elleri sertçe bağlanmış kıpırdayamıyordu. Yabancı adam ellerini yavaşça Lina'nın kollarından omuzlarına doğru çıkarmıştı. Ellerini yanaklarına çıkarıp kafasını kendine doğru yaklaştırırken Lina'nın hıçkırıkları şiddetlenmişti. Hayatında hiç korkmadığı kadar çok korkuyordu. Eli kolu bağlı çaresizlik içindeydi. Dua etmekten başka hiçbir şey gelmiyordu elinden. Canı o kadar çok yanıyordu ki tarif edecek kelime bulamıyordu. Daha önce böyle bir aşağılanmaya maruz kalmamıştı. Keşke bu kirli ellere maruz kalmadan evvel ölseydim diye içinden geçirdi.

Yabancı adam sigara kokan nefesini genç kızın yüzüne üfleyip fısıltıyla konuştu. "Bu korkunun, elimin altındaki titreyişinin sebebini tahmin edebiliyorum."

İğrenç bir kahkaha atarak Lina’nın omuzlarını sertçe sıkıp aralarındaki mesafeyi bir hayli açarak geri çekildi.
''Merak etme, korktuğun gibi bir şey olmayacak. Senin gibi böcekler midemi bulandırıyor."

Genç kız duyduğu cümleyle rahatlayarak derin bir nefes aldı. Karşısındaki adamdan nefret etmeyi bile istemiyordu. Böyle bir mahluk yüzünden nefret duygusunu ziyan etmemeliydi. Çünkü nefret etmek basit bir duygu değildi. Lina bugüne kadar siyonistler dışında kimseden nefret etmemişti. Ama şimdi bu adamdan da en az Siyonistler kadar nefret ediyordu. Siyonistler Beytülmakdis'e kirli elleriyle dokunuyorlardı, bu adam da savunmasız kalmış bedenine. Bir farkları yoktu. Hepsi de iğrençlerdi.
"Sana yakından bakmaya meraklı değilim küçük böcek. Sadece biraz eğlenmek istedim. Ama çok sıkıcısın.''

Gülerek kızın mavi gözlerine bakıp "ve biliyor yanağın morarmış. Kusura bakmazsın umarım. Ellerim biraz sert.’’

Lina bir işe yaramayacağını bilse de bağlı olan ellerini bir kez daha zorladı. Ama bu ona acıdan başka bir şey getirmemişti. Onu bağladıklarından beri ellerini açmaya çalışıyordu. Fakat sert ipler ellerini acıtıyordu.
Diğer adam nereye gitmişti? Bu psikopat kaçık ile yalnız kalmak istemiyordu. Ondan korkuyordu. Neyse ki biraz önce söyledikleri az da olsa içini rahatlatmıştı. Onu bir böcek olarak görmesi iyiydi. Evet, evet mükemmeldi.

***

"Rebekah burada ne işin var?"

Dylan küçük gözlerini kocaman açmış, turuncu saçlı kıza bakıyordu. Burada ne yaptığını merak ediyordu. En son görüşmeme kararı almışlardı. Ne de olsa kızı kullanmıştı değil mi?
Rebekah öfkeyle Dylan'a bakmayı bırakıp nihayet konuşmayı başarabildi.

LİNAWhere stories live. Discover now