19|butterflies.

617 60 25
                                    

Beklettiğim için özür dilerim. Günleri ayarladığım an düzenli olacak yeni bölümler yüklenecek 💜

Annabel Lee.

Evrendeki tüm kelebekleri yemiş gibiydim. Midemde uçuşan kelebeklerin bir diğer açıklaması da vardı tabiki. Mesela;aşk gibi. Bu hise karşı uzak durmayı kendim seçmiştim. Kendimi korumak için kalbimin varlığını bile unutmuştum. Şimdiyse sözler vererek kendini heykele dönüştüren kızdan eser yoktu. Sanırım bu da mutluluktu.Aşk ile beraberinde gelen şey... Tabiki tüm bu duyguları bana hissettiren Harry...

"Yine ne düşünüyorsun? Anlat bakalım." izlerken düşüncelere daldığım Pisa Kulesinden bakışlarımı çekerek Harry'e döndüm. Elindeki pizza dilimiyle bana bakıyordu.

"Hiç. Hiç bir şey." Bakışlarımı ondan kaçırarak tabağımdaki pizza dilimini elime aldım. En çok ona bakmak isterken bakışlarımı ondan kaçırmıştım.

"Kötü bir yalancısın." Ağzındaki lokmayla konuşmuştu. Bu yüzden sesi boğuk çıkmıştı. Komik olan şey ise ağzının kenarına bulaşan ketçaptı. Pizza'nın üzerine ketçap ve mayonez sıkarak yiyordu. Pizza dilimini tabağıma geri bırakıp kenarda duran peçetelerden bir tane alarak ağzının kenarına bulaşan ketçapı silmeye yeltendim. Sadece beni izliyordu ve sanki tüm evrenin sesi kesilmiş,her şey ağır çekime alınmıştı.

"Şey-ketçap bulaşmıştı." eski konumumu alırken konuşmuştum. Bu hallerim sanki hala sevgili değilmişiz de ben ondan utanan, onu seven biri gibi davranıyordum. Garipti.

"Teşekkür..." boğazını temizledikten sonra devam etti. "Teşekkür ederim."

Sessizlik.

"Şey- yemeğimizi yedikten sonra fotoğraf çekinelim mi?" Bunun için izin istemesi... Tanrım.

"Olur. Tabi çekinelim."

Hayallerimin şehrinde çocukluğum,sevgilim ile birlikte olmak çok farklıydı.

"Güzel. Şu Pisa Kulesini tutarken çekinilen pozları inanılmaz başarılı buluyorum. Hatta bunun için dün akşam bir çok fotoğrafa baktım. İnanabiliyor musun insanlar Pisa Kulesini plastik poşete koymuş gibi bile poz vermişler. Hatta şey-poşetin üstünde BIM yazıyordu. İlk defa gördüm."

Pisa Kulesi'nin kendisi kadar pozlarıda yaratıcıydı. Söylediği poşet pozunu bende görmüştüm. Başta komik gelmiş olsa da gerçekten de yaratıcıydı.

"Çok garip. Poşet ve Pisa Kulesi." Bakışlarım Pisa Kulesi ile Harry arasında gidip geliyordu.

"Denemeye değer." Oldukça rahat bir şekilde söylediği şeye karşılık şaşkınca ona döndüm.

"Ciddi olamazsın?!"

"Sadece şakaydı." Tuttuğum nefesimi bıraktım ve pizzama döndüm. Bunun üzerine o da gülerek pizzasına döndü.

"Akşam yola çıkacağız ve ben hiçte gitmek istemiyorum buradan. Hemde hiç." Ağzından istemsizce dökülmüştü bu sözler. Harry ile yan yana geldiğimde sessizlik oluşmasını istemiyordum artık. Varlığının yanında sesi de iyi geliyordu.

"İstersen bir lokantanın tuvaletine kendimizi kilitleyebiliriz ve burada kalırız." Güzel olabilirdi.

"Bu da şaka tabii?" Bakışları 'tabiki de yani.' der gibiydi.

"Belki bir gün birlikte tekrardan gelme fırsatımız olur." yüzümde oluşan tebessümle konuştum. "Umarım."

***

"Pisa şehrindeki en eski yapılardan biri olan Pisa Kulesi, Piazza dei Miracoli (Mucizeler Meydanı)'de yer alıyor. Aynı meydanda bulunan Piazza del Duomo için ilk olarak bir çan kulesi formunda tasarlanan yapının inşaatına, 11. yüzyılda başlandı. Eğimli bir arazi üzerine inşa edilen Pisa Kulesi'nin ilk mimarı ne yazık ki bilinmiyor..."

Harry'nin elimi sıkmasıyla ona döndüm.

"Bir an önce resim çekilmek istiyorum. Çok sıkıldım." Uzun süre ayakta durduğumuz için sesi yorgun ve sıkkın çıkmıştı.

"Bende." Onu onaylayarak hala konuşan rehberimize döndüm.

"Romanesk bir tarzda tamamı mermerden tasarlanan yapı üçüncü katının tamamlamasından sonra yavaş yavaş eğilmeye başladı." Topluluktan sıkıldığını belli eden sesler yükselirken rehber hocamız dikkatini kuleden çekerek bize vermişti. "Sıkıldığınız mı?"

"Yok sıkılmadık!"

"Anlatın biz dinliyoruz!"

"Devam edin!"

Ve yükselen alay dolu bir sürü ses.

"Pekala pekala. Size fotoğraf çekinmeniz için tam iki saat veriyorum. Dilediğiniz gibi takılın." Gülümseyerek söylediği halde bozulduğu ses tonunun her halinden belli genç hocamızın.

"Sonunda! Hadi gidelim." Harry kenetli ellerimiz yüzünden beni çekmiş kalabalıktan ayrılmamızı sağlayarak ilerlememizi sağlamıştı. Pisa Kulesi ile bu kadar çok resim çekilmek istediğini hiç düşünmemiştim.

"Sakin ol,Harry." Uzun bacaklarına yetişmek için ayrı bir çaba gösteriyordum. Söylediğim şey üzerine biraz daha yavaşlamıştı.

"Haklısın. Fakat şey-" İlerlemeyi kesip bana döndüğünde merakla ona baktım.

"Ne?"

"Sana hatırlatmak istediğim bir şey var. Yani bilmiyorum belki anımsıyorsundur fakat emin değilim."

"Evet?" Gittikçe merakım artıyordu.

"Siz Edinburgh'tan taşınmadan bir kaç gün önceye ait aslında. Her zaman cüzdanımda taşıdım. Belki size o gün yetişebilseydim,verebilecektim fakat evinizin önüne geldiğimde siz çoktan gitmiştiniz." Aklıma gelen,kalbimi burkan o düşünce yine aklıma gelmişti. Onunla vedalaşamamıştım.

"Maalesef." Sesim bir mırıltı şeklinde çıkmıştı. Bakışlarım Harry hariç her yerdeydi.

"Heyy! Üzülmen için söylemiyorum." Gülerek söylediği sözlerin ardından devam etti. "Küçükken Pisa Kulesinin Pizza'dan yapıldığını sanardık. Daha doğrusu sen hep böyle söylerdin. Hatırladın mı?"

Küçüklüğümden beri en çok sevdiğim yemek Pizza'ydı. Küçükken annem sadece hafta bir kez pizza yememe izin veriyordu ve bu yüzden hep İtalya'ya gelmek istemiştim.

"Evet. Hatırladım!" Ses tonum oldukça heyecanlıydı. Devam ettim. "Annem pizza yememe çok izin vermiyordu. Bu yüzden sana hep İtalya'ya gitmek istediğimi söylerdim."

"Evet. Gülerek kafasını aşağı yukarı salladı. "Siz gitmeden önceki akşam şans eseri evimizin önünde bir broşür bulmuştum. Yamuk bir kule vardı kağıtta. Tabii o zamanlar okumayı bilmediğim için Gemma'ya göstermiştim. Bana yamuk binanın Pisa Kulesi olduğunu söylemişti."

Tanrım. Gülümseyerek devam etmesini bekledim. Dört beş yaşındayken gerçekten de çok aptaldım.

"Bak. O broşür burda." Uzattığı kağıdı elinden aldım. Özenle katlanmıştı ve on iki yıldır atmamıştı.

"Aman Tanrım." Broşürü incelerken devam etmişti.

"O günden sonra hep İtalya'ya gelmek istedim ve şimdi burda seninle olmak mükemmel bir şey."

Bakışlarımı broşürden çekerek Harry'e döndüm. Kollarımı boynuna sararak ona sarıldım.

Daha önce hiç bu kadar değerli hissetmemiştim kendimi. Böylesine özel ve sevgi dolu...

"Teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim..."

İlerleyen günlerde sevginin kırıntısı bile kalmayacak olan kalbimle ona sarılmıştım. Hissettiğim tüm kelebekler ölecekti bir gün...

No Love.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin