27

718 31 1
                                    

Multi: İdil ve İmge 

Filmin sonuna geldiğimde, "Yine mi?" diye sızlandım.

İkinci film de bittiğinde ruh halimde zerre bir değişim yoktu. Bilgisayarı geriye doğru itekledim ve yorganı kafama kadar çekip yüzümü yastığa bastırdım. Sessiz sayılabilecek bir çığlık attığımda ne yapacağımı düşünüyordum.

Hazar ile tanıştığımdan beri kendimi tanıyamıyordum. O dalga geçtiğim aşk romanlarının kült saf kadınlarından biri olup çıkmıştım. Mantıklı tarafımı toprağa vermiş gibi sürekli depresifliğe sürükleniyordum. Bu durum beni tüketiyordu. Benliğimi unutmama neden oluyordu.

"İdil!" Hazan'ın heyecanlı sesi holü kapladığında yorganı aşağıya çekmedim. Belki odama gelir ve beni yorganın altında debelenir halde bulursa üzülür ve giderdi. Çünkü şuan hiç Hazan ile uğraşacak havamda değildim.

"İdil!" ses bu sefer daha yakından yükseldi. İşte geliyordu...

Cevap vermeden öylece bekledim. Ölü taklidi yapmak işe yarar mıydı? Emin değildim. Ta ki yorganla kapanan vücudum ışıkla buluşana kadar. Hazan yorganı sertçe çektiğinde gözlerimi zorlukla araladım. Az önceki filminde eseri olan kızarmış gözlerimle Hazan'ı izledim.

Saçlarını tepeden sıkı bir topuzla toplamıştı. Yüzünde gerçekten de sıkıntılı sayılabilecek bir ifade vardı. Benim de vardı ama ben bunu onunla konuşmuyordum. Pekâlâ, konuşamıyordum ama bu o kadar da mühim bir nokta sayılmazdı.

"Sana ne oldu?" dedi Hazan dudaklarını büzerken. İnce kaşları çatılmış bir halde yanı başıma oturdu. "İyi misin?"

Kafamı sallamakla yetindim.

"İdil Hanım canınızı sıkan her neyse bana anlatabilirsiniz biliyorsunuz değil mi?"

Anlatamam Hazan. İkizin hakkında ne kadar hassas olduğunu biliyorken düştüğüm bu durumu sana anlatamam.

"Biliyorum." Dedim çatallaşmış sesimle. Yataktan ağır ağır toparlanıp sırtımı başlığa yasladım. Hazan kendi derdini unutmuş gibi pür dikkat bana bakıyordu.

"Bora değil mi canını sıkan?" Hazan sanki cevabı başından beri biliyormuş gibi konuştuğunda burnumu sertçe çektim. Bora'yı nasıl biliyordu ki? Ona hiçbir şey anlatmamıştım.

"Sen bunu nereden biliyorsun?" diye sordum dayanamadan. Hazan, bana karşılık olarak omuz silkti.

"Sandığından daha dikkatliyim İdil. Sen söyleyene kadar bilmiyormuş gibi yapacaktım ama... Üzgünüm, ağzımı tutamadım."

Zorlukla gülümsedim. "Özür dilerim sakladığım için."

Başını iflah olmaz bir şeymişim gibi salladı. "Gel buraya," dedi ve kollarını iki yana açtı. "Ben buradayım."

"Teşekkür ederim." Dedim kollarının arasına girip ona sarıldığımda. "Sen iyi bir arkadaşsın Hazan. Sakladığım için özür dilerim..."

O, şuan Bora için üzüldüğümü zannediyordu ama ben Hazar için onca gözyaşını akıtıyordum. Özür dilerim arkadaşım, bunu senden sakladığım için.

"Şimdi bana neler olduğunu anlatacak mısın?" dedi Hazan kafasını sola doğru yatırırken. "Senden daha deneyimli olduğum kesin. Yardımcı olabilirim..."

"Anlatılacak bir şey yok." Dedim omuz silkerken. "Yani pek yok."

"Dinleyebilirim."

"Hazan..." elimi omzuna koydum. "Özür dilerim ama gerçekten anlatabileceğim bir şey yok."

AYNI KIYIDAN BAKALIM [ TAMAMLANDI ]Where stories live. Discover now