we don't need no piece of paper from the city hall

1.5K 144 186
                                    

Sen kucağıma uzanmışken sevgiyle sana bakıyor ve o anın keyfini çıkarıyordum.

Senin yanımda olmanın keyfini çıkarıyordum.

Bir elim saçlarında dolaşırken diğer elim sanki gideceğini anlamış ve bırakmak istemiyormuş gibi elini sımsıkı sarmıştı.

Gözlerini kapatmış ve biraz mayışmıştın.

Saçlarının okşanması sende bu etkiyi yaratıyordu, bunu biliyordum.

Seninle ilgili her şeyi biliyordum Louis.

Dudaklarında küçük bir gülümseme belirdi.

"Evlendiğimiz günü hatırlıyor musun?"

Ben de kocaman gülümsedim.

"Nasıl unutabilirim ki Lou, hayatımın en güzel ikinci günüydü."

Hızla kaşlarını çattın.

"Pardon ama hayatındaki en güzel gün neydi acaba Harry?"

Hafifçe kıkırdadım.

"Bana beni sevdiğini söylediğin gün."

Gözlerini açtın ve bana o güne kadar gördüğüm en büyük sevgiyle baktın.

Gözlerimin içine bakarak beni sevdiğini tekrar ve tekrar haykırdın.

Bana o kadar büyük bir aşkla baktın ki ağlayabilirdim.

Throwback

"Harry, Tanrı aşkına beni delirtmeye mi çalışıyorsun, daha takım elbiseni giymemişsin."

Gözlerimi devirdim.

"Louis, sevgilim, bana birbirimizi damatlıkla görmememiz gerekiyor o yüzden ben gittikten sonra giyin diyen sen değil miydin?" dedim sabırla.

Elini alnına vurdun.

"Of doğru ya. Zaten geç kalıyorum daha saçımı yaptıracağım." diyip hızla kapıya doğru yürümeye başladın.

Sen çıkamadan kolundan tuttum ve seni kendime çevirip dudaklarına hızlı ama tüm sevgimi açıklayacak nitelikte bir öpücük kondurdum.

"Seni seviyorum."

Sen gittikten sonra üstüme damatlığımı giymiş ve saçımı yapmıştım.

Tam kapıdan çıkacakken yerimde donakaldım.

Bugün sevgilimle evleniyordum.

Tanrı aşkına, inanamıyorum. Resmen aşık olduğum adamla evleniyordum.

Salak salak sırıtarak kapıdan çıkıp arabaya bindim.

Araba durduğunda ellerim titreyerek indim.

Heyecandan ölmek üzereydim Louis.

Büyük bir şey değildi.

Yasal da değildi.

Hatta düğün bile denemezdi.

Sadece birbirimize ait olduğumuzu bir kez daha kanıtlamak içindi.

Seni kapıda gördüğümde gözlerimden düşen yaşlara engel olamamıştım.

"Harry..." diyip koşarak gelip bana sarılmıştın.

Sana sıkıca sarılıp Dünya'daki en güzel şey olan kokunu içime çekmiştim.

"Çok güzel gözüküyorsun Lou." dememle yanakların kızarmıştı.

"Şey... Sen de." diye mırıldanmıştın.

Güzelce süslenmiş olan eve girmiştik.

Çok fazla kişi yoktu, zaten çok fazla kişi davet etmemize izin yoktu.

always in my heart |l.s.|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin