PercyxReyna

176 4 4
                                    

Percy yatağından kalktı. Pencerelerden dışarıya baktığında, güneşin yeni doğmakta olduğunu gördü. Jüpiter kampı aydınlanmaya, etraftaki karanlık dağılmaya başlamıştı. Çabuk bir şekilde yüzünü yıkadı ve üzerine mor kamp tişörtlerinden birini geçirdi. Altına bir kot pantolon giydi ve en son olarak ta mor renkli yargıç pelerinini omuzlarına geçirdi. Percy bu pelerini seviyordu. Bu pelerin, onu Reyna'ya biraz daha yakın tutuyordu.

Bu kampa geldiği ilk günü düşündü bir an için. Hiçbir şey hatırlamıyordu geçmişinden, tek yapabildiği şey savaşmaktı. Kurt Lupa, onu bir süre eğitmiş ve sonra da savaşmaya hazır olduğunu söyleyerek Jüpiter kampına gödermişti. Percy yolda birçok tehlikeyi atlatarak buraya gelmeyi başarmıştı. Kampa ilk gelişinde dikkatini bir kız çekmişti, Reyna! Reyna'nın herkese yukarıdan bakışı, o itiraz kabul etmeyen kararlı ses tonu ve öldürecekmiş gibi bakan gözleri... Ama gözlerinde başka bir şey daha görmüştü Reyna'nın, yalnızlık!

Zamanla da bunun nedenini anlamıştı. Reyna, Jüpiter kampını yönetirken her şeyi kendisi yönetmeye çalışıyordu. Bütün yükü omuzlarında taşıyor, ama buna rağmen dışarıya karşı hâlâ sarsılmaz lider imajını koruyordu. Percy nasıl olduğunu anlayamamıştı ama Reyna'nın hissettiklerini daha önce yaşamış gibi hissetmişti. Oda sırtında büyük bir yük taşımış, ama buna rağmen başkasına hiçbir şey belli etmemişti, bundan emindi. Reyna'ya karşı hisler beslemeye böyle başlamıştı. Onun güvenini kazanmak için çok uğraşmış, en sonunda Hazel ve Frank ile beraber çıktıkları görevde ölüm tanrısı Thanatos'u kurtarıp, kampın kayıp altın kartalını geri getirdiklerinde ve gigant saldırısını durdurduklarında onun ilgisini kazanmayı biraz olsun becerebilmişti.

Ne diyebilirdi ki! Sırf bu kızın ilgisini çekebilmek için tanrıların ötesindeki diyara gitmiş, sayısız kez ölümle yüz yüze gelmiş ve bir gigant öldürmüştü. Reyna kesinlikle ulaşılması zor bir kızdı. Ama Percy, onun etrafına ördüğü bu geçilmez duvarı aşmaya kararlıydı. Onu içinde bulunduğu yalnızlıktan çekip kurtarmak, o güzel yüzünde sıcak ve kalbinin derinliklerinden gelen bir gülümseme oluşturmak istiyordu.

Percy bunları düşünerek yemekhane gitti. Frank ve Hazel, beşinci kohorttaki diğer çocuklarla beraber yemek yiyor ve arada gülüp konuşuyordular. Percy'i görünce selam verdiler. Percy de onlara selam verdi, ama gözleri hala etrafa bakıyordu. Reyna'yı göremedi, sonra hızla yemekhaneyi terk etti. Reyna'nın Principalis Geçitindeki yargıç evine gitti. Reyna'yı orda buldu. Reyna birçok parşömenin ve kâğıdın içine gömülmüş gibiydi. Bir yandan bir şeyler okuyor, sonra önündeki kâğıtlara bir şeyler yazıyordu. Üzerinde mor yargıç cüppesi ve omuzlarında madalyalar ile birlikte sırtında pelerini vardı. Kapının açıldığını görünce başını kaldırıp gelene baktı. Siyah saçları omzundan aşağıya inecek şekilde taranmış gibiydi. İnsanın ruhunun derinliklerine kadar işleyen kömür gibi gözleri bütün dikkatini Percy'e vermişi. Percy ona bakakaldı. Sonra ayaklarına bir şeylerin dolandığı fark etti. Argentum ve Aurum kafalarını Percy'nin bacaklarına sürtüyordular. Yakut gözleri ile Percy'e baktılar. Percy gülerek onların kafalarını okşamaya başladı. "Nasılsınız dostlarım?"

Reyna kaşlarını kaldırdı. "Bunu nasıl yaptığını hala çözemedim Jackson?" dedi. "Şu anda yerinde başka biri olsa, öldürmek için sabırsızlanırlardı." Percy sırıttı. "Ne diyebilirim ki" dedi. "Sanırım senin tek dostunu parçalamak istemiyorlar. Yoksa senin huysuzluğunu başka kim çekebilir ki!". Reyna yüzünü buruşturdu. "Kaybol Jackson!". Percy sırıttı "Hıhı, Olur" diyerek. "Ama senin yemek yediğini gördükten sonra." Reyna, Percy'i boğazlamak istermiş gibi baktı. Sonra siyah gözleri irileşti. "Yemek mi? Saat kaç oldu ki?!" Percy şaşırmıştı. Gözlerini şüpheyle kısarak "Sen ne zamandan beri çalışıyorsun?" diye sordu. Sonra bir anda donakaldı. "Sakın bana bütün gece uyumadan çalıştığını söyleme!".

Percy Jackson Ship DefteriWhere stories live. Discover now