Karaca: ''Enişte hoş geldin.''
Tahir:''Karaca sen de bir karar ver Tahir abi mi enişte mi? Şaşırıyorum her seferinde. Hoş buldum bu arada.''
Karaca:''O anki duruma göre değişiyor,bilemiyorum yani. ''
Tahir:''Hadi bakalım. Akif sen de mi buradasın? Ulan oğlum ne zaman arkamı dönsem burada bitiyorsun'' dedi sırıtarak
Nefes: ''Tahir çocuğu utandırma daha yeni geldi''. Tahir kafasını sallayıp Akif'e bakarak iki parmağını önce gözlerine sonra da Akif'e doğru tutarak gözüm üstünde mesajı verdi.
Akif: ''Karaca babandan bile bu Tahir abiden korktuğum kadar korkmuyorum.''
Rüya: ''Eee abiler böyledir. Keşke benim de abim olsaydı da beni böyle korusaydı'' deyince Tahir salondan bağırır: ''sen yeter ki iste Rüya ardından Hüseyin Akif hemen buraya gelin. Uzaklaşın bacılarımdan. ''
Hüseyin:''Hah şimdi ağzımıza sıçtın Rüya. Oradan nasıl duydu lan?'' Rüya gülerek omzunu silkti. Ve salona geçip kahvaltıya oturdular.
T:''Nefes çocuklar ne yapıyor?''
Nefes: ''Uyuyorlar.Yiğit bütün gece huzursuzdu.''
Asiye: ''Balım'da uyuyamadı bütün gece. Zorla uyuttum.''
Akif: ''Kolay değil başlarına gelen. Çocuklar dün ölümle burun buruna geldiler. Ölümle baş başa kaldılar. Biraz anlamak lazım. Ben elimden geldiğince onlarla konuşurum.''
Asiye:''Aferin sana,aslan damat'' diyemeden Karaca masanın altından Asiye'nin ayağına tekme attı. Asiye acıyla kıvranıp Nefes'e doğru eğilip; ''bu kız nasıl senin kardeşin oluyor hala anlamıyorum. Hala korkayrum bundan dedi''
Hüseyin: ''Tahir dün evin önüne geldiğimizde arabanın halini de gördük. Noldu?''
Tahir:''Sizin benim evimin önünde ne işiniz vardı ki?'' deyince Nefes kıkırdadı ama sonra kendini toparladı. Tahir Nefes'e eğilip ''böyle gülme dayanamıyorum'' deyince Nefes'in yanakları kızarmaya başladı.
A: ''Rahat bırak kızı.Herkesin içinde neler söylüyor kim bilir?'' diye Tahir'in koluna vurur.
Akif: ''şey için geldik, Hüseyin ne için geliyorduk?''
Hüseyin kahvaltıya dalmış börekleri yerken : ''nöbetimiz bitti biz de sevgililerimizi görelim özledik'' dedi. O anda masada Rüya ile Karaca'nın yedikleri boğazlarına kaçtı ve öksürmeye başladılar. Ardından Akif ağzına götürdüğü çatalı yarı yolda hava da donuk kaldı. Karaca'nın babasından önce Tahir kükrer gibi ''kimi görmeye geliyordunuz kimi'' deyince Nefes ile Asiye korkudan yerlerinden sıçradılar. Hüseyin ne dediğini anlayınca eli çay bardağında donup kaldı. Önce ne diyeceğini bilemez halde Lütfü amcaya, ardından ona ve Akif'e sinirle bakan Tahir'e en sonda da dehşet dolu gözlerle masaya bakan Rüya'ya baktı. Sonra içinden battı balık yan gider deyip söze girdi; ''Lütfü amca bilirsin ben biraz eski kafalıyım bu konularda. bizde işi resmiyete dökmeden önce anne babadan izin alınır. Malum Rüya'nında benimde kimsemiz yok. Benim pedere şehadet nasip oldu annemle birlikte Allah kabul ederse. Neyse o ayrı bir konu. İşin özü iznin olursa benim Rüya ile evlenmek niyetim''. Rüya şoka girmişti evlenmek mi dedi o? Biranda şok halinde ağzı kulaklarına vardı.
