8- Demeter'e Doğru

1.4K 184 84
                                    

Danheim - Valravn

  ❦  

   Olan biten her şeye ne kadar anlam veriyorsa, bir o kadar da anlam veremiyordu Baekhyun. Chanyeol'ün söylediği her kelime zihninde hemencecik yerine otururken, bütün bunların sırf böylesine inanılabilir olması için uydurulan şeyler olduğundan şüpheleniyordu, ardından eğer bunlar doğru olmasa zihnindeki o büyük boşluğun dolmayacağını anımsıyor ve başa dönüyordu. Bir kısır döngü içerisindeydi ve her kabullenmeden önce yaşanan inkar aşamasındaydı.

   Onun için bu olanlar ziyadesiyle ağırdı ancak yere sağlam bir şekilde basmaktan başka çaresi yoktu. Bütün bu olanları hemen kabullenip burada kalacak değildi ya, her ne kadar doğruları bunca zaman ondan gizlemiş olsa da bir annesi vardı ve ona dönmeyi bu dünyadaki her şeyden daha çok istiyordu.

   Çadırların kurulduğu bölgede serbestçe dolaşmasına izin veriliyordu ancak ormana doğru ilerlemeye çalıştığında askerler ona engel oluyordu, her ne kadar Chanyeol onu esir tutmadığını söylese de esirdi işte. 

   Yorgundu, ne kadar uyursa uyusun bedeni dinlenmek bilmiyordu. Zihni de aynı şekilde, her geçen gün daha da çok parçaya ayrılıyormuş gibiydi. Aralarında durduğu bunca asker evine, yurduna saldırmak için fırsat kolluyordu. Evi ve köyü tüm hayatıydı Baekhyun'un, başka yerleri görmese de olurdu, başka kimseyle tanışmasa ve sadece o ufacık evde yaşasa da olurdu. Maceracı bir ruhu vardı ancak bu işin ucunda sevdiği şeyler zarar görecekse o hiçbir şey yapmadan da dururdu. 

   Olacakları engelleyememesi onu gerçekten üzüyordu. 

   Annesi, arkadaşları, komşuları, hayvanları... Hepsi ölecekti, değil mi?

   "Pek bir üzgün gördüm sizi?"

   Arkasından gelen yabancı sesle irkilip hızla döndü ve tanımadığı surata baktı, Chanyeol'ü andırıyordu biraz, özellikle burnu ve dudakları. Gözleri Chanyeol'ün gözleri gibi çekik durmuyordu pek, daha farklıydı. Baekhyun insanların suratını çok iyi inceleyip aklına kazıdığı için böyle detayları kolaylıkla fark ediyordu. 

   Gerginlikle dudaklarını ıslattı ve boğazını temizleyip suratına sakin bir ifade takınmaya çalıştı. "Üzgün olmamak elde mi? Baksanıza şu olanlara. Burada esir tutuluyorum ve evimi kurtarmak için hiçbir şey yapamıyorum. Kim bilir annem ne halde? Beni ne kadar merak etmiştir..." kafasını iki yana salladı ve gözlerini kaçırıp ilerideki ormana baktı tekrardan. 

   "Esir tutulduğunuzu düşünmeyin." genç adam ona doğru yaklaştı ve arkasında durup ellerini omuzlarına koydu, Baekhyun'un tüm bedeni bu dokunuş karşısında nedensizce gerilmişti. Elleri çok sıcaktı ve üzerinde yarattığı baskı... 

   "Hepiniz böyle diyorsunuz ama sadece yalandan ibaret."

   Öfkeliydi, öfkesini çıkartacak bir yol bulamıyordu ve bu da dilini sivrileştiriyordu. Ne derse desin Chanyeol'ün ona zarar vermeyi göze alamayacağını düşünüyordu ve bu yüzden de korkmuyordu.

   Omzunu tutan eller biraz sıkılaştığında dudaklarını birbirine bastırdı ve kafasını hafifçe çevirip arkasına bakmaya çalıştı. Boy olarak yakın sayılırlardı ancak arkasındaki kişi daha iri duruyordu. 

   "Yalanın pek çok tanımı vardır bana göre. Burada hangi yalanı kastettiğinize bağlı. Sizin algılama biçiminizden doğan bir yanılgı olduğunu düşünüyorum."

   "Bana bilmece dolu cevaplar vermeyin." ellerini omuzlarından zar zor ittirerek geriledi ve ona döndü, cüretkâr bir biçimde gözlerinde baktı. "Kimsiniz siz?"

ánthos | chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin