Bölüm 7: Okyanus Rüzgarı

2.3K 183 36
                                    

Multimedya; Halsey ft. G-easy - Him&I
İthaf; fantastiktutkunu
Tam tempo okumalar!

*

İşte, yine aynı rüya. Yine aynı toprak kokusu ve yine aynı insanların aynı hıçkırıkları. Ağlıyorum. Gözlerimden yanaklarıma süzülen ılık su damlası yanaklarımın kaşınmasına neden oluyor ve oradan da toprağı avuçlayan küçük ellerime damlıyor.

Küçük Isabella ne kadar da tatlı, diye düşünüyor uyuyan bedenim. Bir kez daha rüyamda acı hissetmek istemiyorum. Kendimi uyandırmalıyım ama rüya çoktan yakama yapıştı.

Az sonra teyzem yanıma yaklaşacak. Ve işte yaklaşıyor. Alnıma küçük bir öpücük kondurduktan sonra ben ayağa kalkıp arkamı dönüyorum.

Ve bu rüyaya ait olmayan parçayı bukuyor gözlerim.

Jackson yere oturmuş, tek bacağını kendine çekerek kolunu atarak arkasında bir kapı varmış gibi dik duruyor. Üç gündür orada. Beni izliyor.

Gözlerinin içine bakamıyorum çünkü şu an on dört yaşındaki Isabella'yım ve rüya nasılsa, öyle hareket etmek zorundayım. Ama orada olduğunu biliyorum. Üç gündür orada. Ara sıra kalkıyor, cennaze ahalisinin arasında geziniyor, ben avuçlarken tam karşımda duruyor, sonra tekrar oraya gidiyordu.

Neden buradaydı? Onu görmek istemiyordum. Ya da istiyordum. Yine de neden buradaydı?

Rüyanın akışına göre küçük Isabella koşar adımlarla Jackson'ın önünden geçip giderken, teyzemin bağırışları yerine onun bakışlarını hissediyordum sırtımda.

Huzursuz bir kıpırdanmayla olduğum yerde gözlerimi açtım ve ayağa kalkıp oturur bir pozisyon aldım. İyileşme falan yoktu. Ben hâlâ delinin tekiydim ve her geçen gün daha da deliriyordum.

Yorganı üstümden atıp ayağa kalkarken tekli koltuktaki siyah deri ceket dikkatimi çekti. Jackson bubu bana vereli üç gün geçmişti. Okulda yoktu. Kasabada görmüyordum. Onu gördüğüm tek yer, rüyalarımdı.

Üç gündür onu cenaze gününde, orada görüyordum. Biliyordum saçma fakat sanki bir şey olmuş ve orada sıkışmış gibiydi.

Ama elbette bu saçma olurdu.

Üstümdeki kazağı çıkarıp omzuma baktım. İzler yok denecek kadar az belli oluyordu. Jackson bana pansuman -ben o tanımlayamadığım şeyi böyle açıklıyordum- yaptığı ilk gecenin sabahında zaten izler hemen hemen azalmıştı. Beni farklı bir yolla da olsa tedavi etmişti.

Gömleğimi üstüme geçirip düğmeleri ilikledim. Belki bugün gelmiş olabilirdi. Belki ona o geceyi ve üç gündür nerelerde olduğunu sorabilirdim.

Aklıma gelen olumsuzlukla suratımı buruşturdum. Ne sıfatla bunları soracaktım ki?

Onu arkadaşı olmadığıma emindim. Yakını veya değer verdiği biri de değildim. Ama benden özür dilemişti. Bunu unutamıyordum.

Peki ama benden özür dilemesi bana değer verdiği anlamına mı geliyordu?

Bunu bilemezdim.

İMGE - IWhere stories live. Discover now