Mutluluk (One Shot)

1.8K 76 15
                                    

Sarışın televizyonun karşısındaki üçlü koltuğa doğru uzanmıştı. Oldukça yorgun olduğu için sol elinde kumanda, sağ eli kalbinin üzerinde durumda kirpikleri uykunun ağırlığına teslim olmuştu. Uykusunda kımıldamaz, yanına çok yaklaşmasanız nefes aldığını bile hissetmezdiniz. Onu tanımayan biri uzaktan baktığında uyuduğundan çok huzurla sonsuz evrene kavuştuğunu düşünebilirdi.

Suratında tebessüm olurdu ama o tebessümü gölgeleyen de kaşlarını çatmış haliydi. Sehun böyle biriydi, hislerini anlamak uyurken bile pek mümkün değildi.

Esmer olan onlarca anahtarın takılı olduğu anahtarını çıkardı zile basmak istemeyerek. İçinden lanetler okuyordu yine en son denediği anahtar doğru anahtar olunca. Tao bunu her seferinde yapıyordu, Sehun’un tabiriyle ‘laf dinlemez küçük bir çocuk’tu o. Sarışın bazı akşamlar içeride, kapının diğer tarafından homurdanmalarını dinlerdi,Tao’nun son anahtarlarla geldiğini fark edince de kapıyı açardı. Bu oyun Tao’yu sinir edebilirdi sarışının o kocaman gülümsemesini görmeseydi tabi. Tao için her şeyi unutturacak tek şey o gülücüktü. Bütün gün yaşadığı yorgunluk, stres sadece onun sayesinde yok olurdu. Sonrası kocaman sarılma ve dünyada en sevdiği şey olan sevdiğinin kokusu.. Hayatları basit sayılabilirdi ama onlar oldukça mutluydu.

Esmer yine sonuncu anahtarla kapıyı açtığında sevdiği kokuyla karşılaşmıştı. Evin her tarafında onun kokusu vardı, adım attığı yeri güzelleştiren Sehun’un.. Onun Sehun’unun.

Ufak holden ‘hayatım’ diye seslenerek salona geçti. İlk olarak onu televizyon karşılamıştı, bir yemek kanalı açıktı,kadın çilekli ve çikolatalı bir tarif veriyordu. Dikkatini çekti bu tabi ki; çilek Tao’nun en sevdiği lezzet iken, çikolata da Sehun’un en sevdiği lezzetti. Onlar beraberken mükemmel oluyordu –bunu başkalarının söylemesine gerek yoktu, onlar mükemmelliği hissediyorlardı- sevdikleri şeyler de birleşince mükemmel şeyler oluşturuyordu her zaman.

Tekrar ‘hayatım’ diye seslenecekken önündeki krem rengi üçlü televizyon koltuğunda ayaklarını büzüştürerek –ikisi de koltuk için fazla uzunlardı- yatmış sarışını gördü. Yine uyumuştu bir bebek gibi, sessizdi. Nefes alışını hissetmek için kulağını kalbine dayaması gerekti önce.

Sonra bağdaş kurarak sevdiği adamın önüne oturdu. Yüzünü bir gülücük kapladı; onu orada saatlerce izleyebilirdi, kusursuzdu. Hafifçe doğrularak sarı saçlara bir öpücük kondurdu burnunu hafif bastırıp kokusunu da içine çekerken. Bu sefer yüzündeki gülümseme daha da yayılmıştı, mutlu olması bu kadar basitti. Birkaç dakika daha izlemeye karar verdi, sonra rahatsızca yatan sevgilisini uyandırabilirdi.

O sırada sarışının sol elindeki kumanda sesli bir şekilde düştü. Sehun elindeki boşluk ve halının olmadığı tahta zeminde kumandanın yankılanması ile birlikte uykusundan sıçradı. Sehun uykudan normal sıçramazdı, o hayata göre fazla sakindi. Onun uykudan sıçraması gözlerini hafifçe ayırdığında belli olurdu. Sarışın sırt üstü yattığı koltukta kafasını biraz sola döndürdü ve ona bakan esmeri gördü.

‘Gelmişsin’ derken yüzünde yine o kocaman gülümsemesi belirmişti-sadece Tao’nun bildiği-

‘Çok yorgunsun sanırım’

‘Aslında değildim. İçim geçmiş’

‘Yat istersen biraz daha 'derken Tao hala yerde bağdaş kurmuş onu izliyordu.

Sehun bu sefer tamamen sola döndüğünde, koltukla arasında boşluk bırakmayacak kadar kendini geriye çekmişti. Eliyle yanını pat patlamıştı, bu Tao’ya ‘yanıma gel’ deme şekliydi. Gözlerini kırpıştrdı, aslında hala uykusu vardı ama karşısındaki kusursuz yüze bakarken uyuyamazdı,göğsünde dinlenmeyi yeğledi.

Mutluluk (One Shot)Where stories live. Discover now