-9-

4.3K 358 269
                                    

Genç erkek koşuyordu. Göğüs kafesinin sıkışmasını umursamadan, nefesinin daralmasını umursamadan, sevdiğini düşündüğü kız için koşuyordu. Gücü kalmamıştı, çok uzun süredir koşuyordu. Geride bıraktığı kız olmasa belki daha da zorlayabilirdi kendini ama şimdi onu orada yalnız bırakmak hayatını tehlikeye atmak demekti. Belki de çoktan atmıştı?

Sonunda durmayı akıl edebildiğinde bulunduğu çatının üzerine sertçe çöktü ve düzensiz nefeslerini toparladı. Kendini gitmek için hazır hissettiğinde ayaklandı ve geldiği yere doğru koşmaya başladı. Aklı düşüncelerle doluydu, karşısına bakıyordu ama gördüğünden emin değildi. Sanki yollar yön gösteriyordu ve o da bilinçsizce itaat ediyordu. Aklı darmadağındı, toparlamak mümkün değil gibiydi.

Sonunda Paris'in ışık saçan gözde kulesine vardı ve bıraktığı yerde bağdaş kurarak etrafı seyreden lacivert saçlı genç kızı gördü. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı ve kendinin genç kızın oturduğu yerin biraz gerisine doğru süzülmesine izin verdi.

Marinette çıkan sesten korkup irkilerek arkasını döndü ve gözlerinin tanıdık bir çift gözle buluşmasıyla rahatladığını hissetti. "Beni unuttuğunu sandı-"

"Gidelim." Kara Kedi soğuk bir sesle konuştuğunda Marinette kalbinin iç taraflarına bir sızı hissetti. "Yanlış bir şey mi yaptım?" Kara Kedi derin bir nefes alarak sopasını çıkardı ve genç kızın yanına ilerledi. Sopasını açtı, tam Marinette'i belinden tutuyordu ki genç kız geriledi. "Sana bir soru sordum." Genç kız kaşlarını çatmış ve tıpkı Kara Kedi gibi ses tonunu sertleştirmişti. "Marinette, eve dönme-"

"O çekip gittiği için ben mi suçluyum?" Marinette sinirine hakim olamamış ve elleriyle kendini göstererek bağırmıştı. "Marinette, lütfen." Genç kız histerik bir kahkaha attıktan sonra konuşmaya devam etti. "Her ne kadar söylemesen de bunun için beni suçladığın gözlerinden ve sesinden belli oluyor. Beni buraya sana kırgın olduğum için getirmiştin. Tekrar ve tekrar kırıyorsun. Bir dahakine götürdüğün yerde nasıl kıracaksın, sevgili olduğunuzu mu söyleyeceksin?"

Kara Kedi şaşırdı, bir şey söylemek için ağzını açtı ancak kafası karıştığından cümlelerini toparlayamadı. Genç kız az önce fark etmeden ona itirafta mı bulunmuştu? "Marinette, ben..."

"Sadece ergence bir hayranlık olmasını isterdim! Ufacık bir hoşlantı olsun isterdim ama kahretsin ki seni seviyorum! Bunu mu duymak istiyorsun? Sana aşığım!"

Marinette'in dolan gözlerindeki yaşlar artık dayanamayıp yavaşça genç kızın yanağından boynuna doğru süzülmeye başlamıştı. Ardı ardına gelen kelimeler ağzından istemsizce çıkarken sonradan çok pişman olacağını gayet iyi biliyordu. Ama umrunda değildi, sadece bu yükten kurtulmak ve acı çekmemek istiyordu.

Kara Kedi ise şok olmuş bir şekilde ona bakıyordu. Bir süre genç kızın yanağından süzülen gözyaşlarına ve acıyla bakan gözlerine baktı. "B-ben özür dilerim. Bunu bilmiyordum, canını yaktıysam özür dilerim." Marinette başını salladı. "Evet yaktın. Sen benim kalbimi acıttın, içimi sızlattın." Ardından burukça gülümsedi. "Ama ben senin onu anlatırken gözlerinde oluşan parıltıyı aşkla izledim." Güldü. "Ben bir aptalım."

Birkaç saniyelik bakışmadan sonra Marinette elleriyle yüzünü sıvazladı ve nefes verdikten sonra Kara Kedi'ye döndü. "Artık gidebilir miyiz?" Kara Kedi başını salladı ve kendisine yaklaşan genç kızın belinden tutarak çatıya doğru atladı.

İki genç havada süzülürken akılları çok doluydu. Kara Kedi üst üste gelen olayların sıkıntısını içinde halletmeye çalışırken Marinette dayanamadığını gösterircesine gözyaşlarını özgür bırakmıştı.

Sonunda genç kızın balkonuna geldiklerinde Marinette kollarını hemen ayırdı ve kapıya ilerledi. "Dur." Ve genç kız sanki bu komutu bekliyormuş gibi aniden durdu. "Konuşmak ister misin?" Kara Kedi yumuşak bir şekilde sormuştu ancak genç kız reddetti. Ardından ikisi de daha fazla uzatmanın bir manası olmadığını anladı.

Genç kız odaya girip Kara Kedi'nin gittiğini düşündükten sonra ağzından bir hıçkırığın kaçmasına engel olamadı. Sırtını duvara sürterek yavaşça çökerken bir kere daha hıçkırdı. Bir kere, ve bir kere daha.

Artık şiddetlenmiş ve hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. Gözünü kapattı ve karşısındaki siyahlıkta parlayan bir çift zümrüt yeşili gözle daha çok ağladı. Ne olursa olsun her seferinde aklının bir köşesindeydi. Aklında olmasa bile, kalbindeki yerinden asla hareket etmiyordu.

Derken balkon kapısı açıldı, içeri giren kişiyi tahmin etmek zor değildi. Bir yandan toparlanıp gözyaşlarını silmeyi düşündü, ancak vücudu bu sefer beynini reddediyordu.

Ve Marinette'i iki sıcak kol sardı, genç kızın kokuyu tanımasıyla gözlerini açması bir oldu. Gerçekten de oydu. Gözlerine baktı ve dolu dolu olduklarını gördü. Kara Kedi Marinette'in yanağını sildi ve konuştu. "Ağlama... Ağlaman canımı acıtıyor."

Genç kızı yerden kaldırıp kucağına aldı, yatağına yatırdıktan sonra yanındaki yerini aldı. Marinette ne yaptığını sormak istese de ağzını açamadı, yorgundu.

"Ağlamandan nefret ediyorum ama istediğin kadar sarılıp ağlayabilirsin. 17 yıldır içine attığın ne varsa, hepsi için buradayım." Marinette gülümsedi. "Galiba sana verdiğim sözü tutamayacağım."

Ve gece genç kızın hıçkırıklarını karanlığına hapsetti, Marinette sevdiği çocuğun göğsünde rahatlarken iki gencin kokusu birbirine karıştı.

-

Başkası - Marichat (Tamamlandı)Where stories live. Discover now