🔱《Bölüm 18》🔱

2.9K 305 61
                                    

kendinibilyeter

Ruhumu sıkan bir şeyler vardı...
Elleriyle yüreğimi tutuyor ve bırakmıyordu. Günlerdir otel odasında tekrar canlanmak için uğraşıyordum ama içimde gittikçe büyüyen özlem ve kaybolmuşluk hissi bunu pek mümkün kılmıyordu. Aynı şekilde karnımda bebeğimin bana yaptığı eziyetler de yanına kârdı.

Bazenleri geri dönmeyi istiyordum ama; Chanyeol'un yüzüne nasıl bakabilirdim bilmiyordum. Çünkü o eğlencede, o şamatada eşimi resmen herkesin önünde yüz üstü bırakmıştım. Bana nasıl tepki verirdi bilemiyordum.
Kırıldığını ve mahçubiyetini hissedebiliyordum sanki fakat; yine de bir lider olarak her şeyi toparladığını düşünüyordum. Hiç değilse dışarıya karşı...

Neler olucağını kestiremediğim gibi, sonumun ne olacağınıda kestiremiyordum. Eğer Chanyeol beni bulursa beni çok azarlar mıydı?

Bebeğimiz burada olduğumuzdan beri rahat vermiyordu. Belki de kurtlarında, sürüden kaçan omegaya verdikleri cezalar vardı ve ben de o cezalardan nasibimi alacaktım? Bütün sorular beynimin içinde adeta sıraya dizilmiş ve ben hangisini seçersem başımı daha çok ağrıtıyordu.

Yine karnımdan odaya yayılan bebeğimizin tatlı kokusu ile sinirle soludum. Çünkü ne zaman koku yaysa ardından canımı yakıyordu.

"Yapma bebeğim, uslu dur dedim kaç kere lütfeen."
Sızlanarak her ne kadar yapma desem de yapacaktı biliyordum..

Karnıma giren ağrı ile iki büklüm olurken, diğer seferkilerden çok daha şiddetli ağrı ve yumruk etkisi beni ağlatacak duruma getirmişti. Kendi çocuğumun bana bunu yapması, kurtlara sövmek istememe neden oluyordu.

İkinci gelen yumruk etkisiyle ağlamaya başlamıştım. Bir kurt, daha anne karnında minicik bir şeyken bu kadar beni zorluyorsa doğum nasıl olacaktı düşünmek bile istemiyordum.

Sesli sesli ağlamama engel olamazken, bebeğimin bir süre sonra durduğunu fark ettim. Yine de ağlamaya ara vermemiştim iki gündür bana yapmadığını bırakmamıştı.

"S- sadece senden biraz zaman istedim.."

Karnımda daha öncekine nazaran hissetmediğim yeni bir hareketlenme ağlasamda şaşırmama sebep olmuştu. Ne olduğunu anlamazken sanki vücuduma yüksek dozda morfin vermişler gibi bastıran ağırlık ile kendimi uykuya teslim etmiştim.

Gözlerimi açtığımda kendimi ormanda yaşadığımız evde bulmuştum. Neler olduğunu anlamazken, bebek ağlaması duymuş ve hızla yukarı koşacaktım ki benden önce bana tıpa tıp benzeyen kopyam apar topar hızla önümden çıkmıştı.

Bu da neydi böyle!? Beni görmemişti bile. Şimdi kendim bile kendimi tınıyamamış mı oluyordum?
Ayaklarım benden bağımsız hareket ederken kendimi peşinden yukarj çıkarken buldum. Kopyamın kollarında ki bebeğin beni görünce gülüsemesiyle, kopyam konuşmuştu.

"Neye gülüyorsun bakalım sen?"

Benim olduğum tarafa bakmış ama hiç bir şey göremeden tekrar bebeğe çevirmişti kafasını. Resmen geleceğimi izliyordum... bunu bebeğin yaptığını anlamam ise uzun sürmemişti.

Ben hâlâ şaşkınken aşağıdan gelen ses ile geleceğim olan ben, sesin kaynağına kollarında ki bebek ile inmeye başlamıştı. Ben de kopyamı takip edip peşinden ilerledim.

Gelecekte ki ben Chanyeol'a sarılıp öperken, sinirle hırladım. Ne kadar geleceğim olsada kıskanmıştım işte. Ve kıskanmamla beraber bebeğin kıkırdamaları etrafı doldururken 'bacaksız' diye mırıldanmama engel olamadım. Ama çok da tatlıydı. Minik elleri ile Chanyeol'a tutunmaya çalışırken gülümsememe engel olamamıştım. Gelecekte ki ben de tıpkı şimdi benim yaptığım gibi gülümsüyordu.

Çalan kapı ile Chanyeol bebek ile oynamayı bırakmış ve gelenlere bakmıştı. Bende bakışlarımı eşime çevirirken kapıdan giren uzun bedeni görmemle tükürüğüm boğazıma kaçmıştı. Deli gibi öksürürken bebeğin tekrar bana bakıp gülümsemesiyle, yatağımda uyanmıştım.
Öksürüğüm hala devam ederken hızla suya uzandım. Ellerim titrerken kendimi durduramıyordum. Hızla suyu içip elimi karnıma koydum.

"Sen çok tehlikeli bir bebek olmaya başladın. Lütfen anneni daha fazla korkutma bebeğim."

Odaya tekrar kokusunu bırakmıştı. Ama bu sefer farklı bir şey olmuştu.
Ardından yumruk etkisi gelmemişti. Ağrıda yoktu. Bu mutlu olduğu anlamına mı gelirdi? Karnımı sevip okşarken, kapımın alacaklı gibi çalınmasıyla yerimden sıçradım.

"Baekhyun aç kapıyı!"

Tanıdık sesin bütün otelde yankılandığına emindim. Ve rezil olmuşluk hissi her yerimi kaplarken korkarak kapıya ilerleyip kısık ses ile konuştum.

"Bağırmasana. Açacağım."

Ellerim telaş ve alfam yanımda olmadığı için kurdumun başka alfaya karşı takındığı tavır ile korkup titrerken kapıyı yavaşça açmıştım. Kris ise hızla içeri girmiş ve karnıma kısa bir bakış atıp derin bir nefes vermişti.

"Bunu neden yaptın ha!? Niye kaçtın sürüden? Ne olacağını biliyor musun? Tabi ki de bilmiyorsun bilsen kaçmazdın!"

Arada yükselen volümü ve söylediği şeylerle gözlerim korkuyla irileşirken, kendimi sakinleştirmeyi denedim.

"Bana bağırma dedim! Bunalmıştım sadece tamam mı!? Ve çıkmama izin yoktu. Ne yapsaydım?!"

Kris sinirle solumaya devam ederken, üzüntü ile konuşmuştu.

"Sen hala olayları idrak edememişsin Baekhyun. Hem Chanyeol'un itibarını hem kendi itibarını hiçe saydın. Sürüden izinsiz ayrılan kurtlar ceza alır. Dua et hamilesin ve Chanyeol lider. Ama bu yaptığından sonra sana acıyacağını sanmıyorum. Bilerek seni ondan önce buldum. Şimdi gelip sürüden ve Chanyeol'den özür dileyeceksin."

Gözlerim dolmuş, kalbim teklemişti. Chanyeol bana acımayacaktı. Hak ettiğim ise meçhuldü.
Chanyeol'ün kırıldığını en başından beri hissetmiştim.

Gözlerim doluyken dudaklarımı büzmüş ve suçluluk ile kafa salladım. Kris elini karnıma uzatmak için kaldırdığında, kendimi geri çektim.

"Lütfen Baekhyun üç gündür deli oldum."

Sözlerinden resmen özlem akarken kendimi daha da kötü hissetmiştim. O yüzden bir adım öne doğru gelip, karnıma dokunmasına izin verdim. Karnımdan odaya yayılan koku, Kris'in karnımda ki elinin titremesine sebep olmuştu. Kafamı yana eğip suçlulukla ağlamaya devam ettim. Herkesi üzmüştüm. Kendi mutluluğum için, ilk başta kabul ettiğim bu evliliği zora sokmuştum. Bebeğimi üzmüştüm, Kris'i endişelendirmiştim. Sürüyü hiçe saymıştım. En önemlisi eşimi, Chanyeol'ü, hayal kırıklığına uğratmıştım.

"Bak Kris.. sana çok kolay geliyor belki ama ben oradayken birden şoka girdim. Chanyeol, Sehun ve Jongin o kadar mutlu gözüküyorlardı ki hayatınızın çok kolay olduğunu sanıp Chan'ın teklifini kabul ettim. Ama sonradan anladım ki siz zaten bu doğa üstü ortama alışkınsınız, neden mutlu olmayasınız ki? Fakat ben sizin gibi doğa üstü bir ortamda büyümedim, birden girdim sizin içinize ve omega olmam için yapılan şey, kanlı ay, dönüşüm, hepsi beni çok korkuttu. Kaçmak istedim bende. Kendimi motive edip geri dönecektim zaten. Ama gönlümde ki o bağ ve bebeğin resmen bana eziyet etmesi pek de bana yardımcı olmadı zaten."

Alfa, karnımda ki elini çekmeden ikna edici sözlerime karşılık derin bir nefes verip başını salladı ve tam o sırada açık olan kapıdan bir kaç yüksek seste tıkırtı gelince ikimizde başımızı sesin kaynağına çevirdiğimizde gördüğüm beden(ler) beni dumura uğratmıştı.

Ne yapacağımı bilemezken Kris'in karnımdan elini çekmesi iyi olmuştu. Ama bence çoktan yanlış anlaşılmıştık bile.

Üzgün ve uykusuzluktam düşmüş gözlerim karşımda duran alfamı, eşimi bulurken sinirden her bir kasının seğirdiğine yemin bile edebilirdim.

Sinirle üstümüze yürürken etrafı saran aura ile yere çöküp ciğerlerimi yırtarak ağlamak istemiştim...

Diseased Love || ChanBaekWhere stories live. Discover now