5

719 112 28
                                    


Seninle ilgili her şeyi bilmek istediğim zamanlar aslında bana ne kadar çok şey anlattığını farkına varıyorum. Kelimelerinin yerine bakışların, bakışlarının yerine de davranışların dolduruyordu. Senin kendini herkesten saklayıp ama bana bu kadar açık olman tuhaf ve cezp ediciydi. Yine de senin kimseye göstermediğin bir yüzün varlığını devam ettirmeye kararlıydın, bana bile.

Yabancılara karşı her zaman fazla tedbirli ve çekingendim. Çocukluğumdan beri sürekli okul değiştirmem etrafıma ve çevreme alışmamı hep engellemişti. O yüzden uzun zaman boyunca arkadaş kavramı benim için gereksiz bir sözcükten ibaretti. Fakat polis okulunda Chanyeol ile tanışmam bana yalnız olmama gerek olmadığını göstermişti. Bu uzak kaldığım kavrama tekrar yakın hissetmemi sağlayan tek kişiydi. O yükseldiğinde ve ben katı tarama prosedürler yüzünden geçemediğim de kaçınılmaz olarak aramızdaki ördüğümüz ipler yavaşça sökülmeye başlamıştı. Tek ortak noktamız artık Alice olmuştu. Alice, suçluların üzerinde çalışan bir psikiyatrist olma yolunda ilerleyen bizim gibi bir öğrenciydi o sıralar. Chanyeol gibi güvendiğim insan oluvermişti bir anda. Onun yanında rahat hissediyordum, onunla birlikte eğleniyordum. Bana iyi geliyordu. Sorunlarım onu rahatsız etmemişti. Ve çok da güzel, çekici bir kadındı. İlk aşkım olması için kusursuz elementlere sahipti. Tek sorun hislerimin karşılıklı olmaması ve onun da o zamanlar Chanyeol'dan hoşlanıyor oluşuydu. Sorun değildi, herkesin ilk aşkı platonik olmaz mıydı zaten?

Aradan geçen yıllara rağmen hayatımda olsunlar ya da olmasınlar varlıklarını sürdürmeye devam etmişlerdi. Benim gibi sosyal olmakta zorlanan ve sosyal olmak istemeyen birisi için ikisi de kusursuzdu. Onlar hariç başka birilerinin varlığına ihtiyaç duymamıştım. Fakat sen, Dr. Kim, uzun zaman sonra ilgimi çeken tek normal insandın. Senin yanındaki rahatlığımın nerede geldiğini bile bilmiyordum, daha önce bu kadar kısa sürede birine alıştığım olmamıştı. Uzun ve sessiz geçen yolculuklar genelde benim için keyifliyken, yanımda bulunan bir başkası için rahatsız edici olabiliyordu. Genelde onlar için kurtarıcı radyo ve müzik çalardı. Ama sanki senin için de sessizlik bir sorun değildi, arada dinlenebileceğin bir liman kenarı olarak görüyordun.

Arabayı durduğumda gözlerin geldiğimiz inşaat alanında merakla geziniyor, neden buraya geldiğimizi sorguluyordu. Bir anda sanki aklına komik bir şey gelmiş gibi gülümsediğinde, "Neye gülümsüyorsun?" diye sormuştum. Arkana yaslarken rahat görünüyordun.

"Perdenin arkasına bir göz atıyorum. FBI'ın işe gittiğinde kapıları neden tekmelemediğine şaşırıyorum."

Ellerim direksiyonun üstüne yaslanırken, "Kapı kapı dolanmadığımıza dua et sen," dedim ve bakışlarındaki soru işaretlerine cevap vermek için devam ettim. "Elise Nichols'ın elbisesinde küçük parça bir metal bulduk. Boru dişinden fırlamış."

Tek kaşını kaldırmıştın. "Buranın her yerinde yüzlerce inşaat alanı olmalı," dedin neden direkt buraya geldiğimizi sorgulayarak.

Gözlüğümü düzeltmeden önce, "Belli bir tür metal, belli bir tür boru, belli bir tür boru kaplaması," demiştim ben de. "Yani bu tür boru kullanan bütün inşaatları arıyoruz."

"Ne arıyoruz peki?"

Arabadan çıkmadan önce derin bir nefes alıp cebimden çıkardığım aspirin kutusundan birkaç hap alarak ağzıma atmıştım. "Bu aşamada ne olursa. Ama çoğunlukla garip olan ne varsa."

Öğlen vaktiydi, hava diğer günlere göre daha sıcakken çalışan işçiler öğlen yemeğine çıkmış ve sadece muhasebe başında duran, isminin daha sonra Ash olduğunu öğrendiğim bir kadın duruyordu. Buradaki küçük ofiste çalışan Ash bizi görünce telaşlanmıştı. FBI'dan her gün birilerine görmeye alışkın olmayanlardandı. Belgeleri kutuya yerleştirmemizde ayrıca isteksizdi. Ona göre hiçbir sorun yoktu ve biz buraya boşuna gelmiştik. Aynı şeyi başta Dr. Kim, senin de düşündüğünü biliyorum. Belli etmek istemesen de isteksizliğini fark etmiştim. Fakat benim tüm içgüdülerim bana doğru yerde olduğumu yavaşça kulağıma fısıldıyordu. Kısaca dosyaları göz gezdirip incelenmesi için koli kutularına koyarken, birkaç belge diğerlerine göre daha çok dikkatimi çekmişti. İşte o zaman haklı olduğumu da anlamıştım.

Trompe L'oeil // sekaiDove le storie prendono vita. Scoprilo ora