Bölüm 4

534 32 1
                                    

"Şimdi ne yapacağız?" Dedi Hayat.

"Bunu mecburiyetten yaptığını hepimiz biliyoruz. Ama onu hemen oradan çıkarmalıyız." Dedi Demir.

"Ama nasıl Demir? Üstlerimize bunu söyleyemeyiz. Sınırı da bir kaçak gibi mi geçeceğiz yani." Dedim.

"Sanırım bu durumu üstlerimize anlatmalıyız. Ama madem öyle sizin nereden haberiniz var derse biz ne yapacağız?" Dedi Volkan.

"Hayat onunla iletişim kurabilme imkanımız var mı?" Dedi Yusuf.

"Bence şansımızı denemekten bi zarar gelmez." Dedi Hayat. O da emin değildi.

"Bence biz en yakın zamanda Ecrin ile görüşelim." Dedim.

"Yarın yanına gider konuşuruz." Diye ekledim. Özel harekatçı bölümü de gittiğine göre artık Paşa'yla parti zamanı.

"Paşa." Diye bağırarak aşığı indim. Paşa yere uzanmış topla oynuyordu.

"Bir yürüyüşe ne dersiniz Paşa'm?" Deyince kuyruğunu sallayarak etrafımda dönmeye başladı.

Paşa'yla dışarı çıktık. Park park gezip Paşa'ya yeşillik beğendiremiyordum. Paşa bir tane dişi köpek görünce ona doğru bir anda koşmaya başlayınca zaten gevşek tuttuğum tasması elimden kaydı ve ben de dengemi kaybederek yere düşecekken beni birisi tuttu. Bu kollar çok tanıdık.

Beni belimden tutup kaldırdıktan sonra beni kurtaran kişiye dönüp

"Teşekkür ederim." Dedim.

"Önemli bir şey değil." Dedi karşımda ki adam. Sesi de aşırı tanıdık geliyor. Ben onunla göz temasını kesip gözlerimle Paşa'yı aradım ama yoktu.

"Köpeğiniz orada." Demesiyle işaret ettiği yere baktım. Paşa salyalarını akıtarak diğer köpeğe bakıyordu.

"Sizin köpeğiniz mi?" Diye sordum.

"Evet." Dedi. Bu arada fark ettim de bu adam bana çok tanıdık geldi.

"Biz daha önce karşılaştık mı?" Diye sordum.

"Hayır. Eğer daha önce karşılaşmış olsaydık mutlaka hatırlardım." Dedi. İçimden güçlü bir ses o yalan söylüyor diyor. Ama biz nereden tanıştık.

"Gözlüğünüzü ve kapüşonunuzu çıkarır mısınız?" Dedim.

"Neden?" Diye sordum.

"Hemen gözlüğünü çıkar ve kapüşonunun şapkasını aç." Dedim.

"Neden?" Diye sordu. Bak hala diretiyor

"Bana bak dediklerimi yap yoksa sonra pişman olursun." Dedim.

"Ne yaparsın bi İçim'lik Su." Deyip gözlüğünü çıkarınca

"Mert!" Dedim şaşkınlıkla. Kollarını açınca hemen boynuna atladım.

"Tamam bu kadar sivil hayat yeter. Sen az önce komutanını mı tehtit ettin? Yoksa bana mı öyke geldi." Deyince.

"Komutanım onu ben değil kuzenim dedi." Deyince ikimizde güldük. Köpeklerimizi de alıp önce bizim eve gittik. Ben üzerimi değiştirip aşağı indim. Paşa'nın keyfi yerindeydi. Onları evde bırakıp tabura doğru ilerledik.

"Ee şimdi ciddi ciddi buradasın ha?" Dedim. Hala şaka gibi geliyordu.

"181. kez evet. Ben ciddi ciddi buradayım." Dediğinde taburun önüne geldik.

"Buyrun komutanım." Dedim dalga amaçlı. Arabayı park edip arabadan indik. Ben Mert'in koluna girip içeri girdik. Herkes büyük bir hayretle bize bakıyorlardı. Daha sonra da Mert'i öldürecek gibi Mert'e bakıyorlardı.

BOZKURTLARIN AŞKIWhere stories live. Discover now