0.2

17 0 0
                                    

*
*
*
#Göksel - Bu da Geçecek#


"Ya, bırak şu ibneyi. Bak o kahveyi de bilerek dökmediyse ne olayım. Bak gör!" İçinde bir Taş Fırın Erkeği Haluk taşıyıp bunca yıldır farkettirmemiş olan kankama kaşlarımı çatıp baktım.

"O - bu beni ilgilendirmez! Numarasını vermiş oğlum!" Dedim heyecanla.

"Kızım sen salak mısın? Hayır beyninin olduğu yere pamuk koydular da fasülye mi yetiştiriyorlar, nedir? Nasıl güvenip de mesaj atacaksın? Başına aldın Şeref belasını, üstüne bir de şu yeni salak var! Bunu da çıkarma durduk yere!"

"Ooof! Bıktım ne yapmam gerektiğini söylemenizden! Senin benim kararlarıma saygı duyman gerek Okan! Yanımda olman gerek, karşımda değil!" Ayağa kalkıp telefonumun arkasına acil durumlar için sakladığım yirmi lirayı çıkardım ve masaya koydum. Sonra hızla çıkışa yöneldim.

"Mimoza! Bekle! Mimi, öyle demek istemedim, sana karışmadığımı biliyorsun! Senin iyiliğini istiyorum! Mimi!" Okan peşimden koştur koştur gelirken insanların bize bakması hayli sinirimi bozmuştu.

Yağmurluğumun kapüşonunu çekip yürümeye devam ettim. Hızlı adımlarla kafeden çıktım. Bahçe kapısına gelmiştim ki, Okan da bana yetişti.

Nefes nefese, "Birincisi, senin benimleyken paran geçmez, bunu hala öğrenemedin mi?" Deyip masaya sinirle bıraktığım paramı yağmurluğumun cebine tıkıştırdı. "İkincisi, sen de biliyorsun ki iyiliğini istiyorum!" Gözlerimi devirip kapıyı çekerek çıktım. Okan da peşimden geldi.

"Motorunu al, burada kalacak yoksa." Dedim düz bir sesle. Bir yandan da çıkarıp bir dal sigara yaktım.

"Ya, boşver şimdi motoru. Ayrıca, sen hızlı yürüyorsun ben koşuyorum nasıl yetişemiyorum sana? Oğlum bu fizik kurallarına aykırı lan!" Dediğinde gizlice gülümsedim.

Cidden maldı bu çocuk.

Kolumdan tutup kendine çekti. "Yeter ama."

Birden yüzyüze geldik. Kendimi o kadar kötü hissetmiştim ki, yüzümü buruşturup geri çekildim.

"Tamam sorun yok." Dedim isteksizce.

Okan gözlerini büyütüp, "O halde yazın son bademli dondurmasını yemeye gidebiliriz!" Dedi.

Mal diyorum da inanmıyorsunuz. Tatlı çocuk diyorsunuz da, cidden mal yani.

"Bu yağmurda?"

"Evet!" Deyip sırıttı. Birkaç adım geri gidip motorunu çalıştırdı. Bense onu umursamayarak yürümeye devam ettim.

Dondurma falan yiyecek havamda değilim Okan, şansına küs!

Motorsikleti yanıma sürdü ve yavaşladı.

"Merhaba genç baaaaağyan, sizi eve bırakmamı ister misiniiiiz?

Sırıttım. "Yok canım ben almıyım, yeni bir sapığım olsun istemem."

"Off, vurdu gol oldu."

"Her zamanki gibi."

"Hadi uzatma atla, evine bırakayım en azından. Yağmur yağıyor sinüzitin azar, sonra bize çatarsın."

Ben de baş ağrımın sebebini arayıp duruyordum. Benim bir ara sinüzitim vardı harbiden.

Telefonumu çıkarıp veriyi açtım. Okan'ı tınlamıyordum bile.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 04, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ȤƠMƤ / ᵗᵉˣᵗᶤ̇ᶰᵍHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin