Giriş

483 88 63
                                    

Bir.

İki.

Üç. Başla.

Gitarın hafif tıngırtısı duyulurken siyah renkteki mikrofonu hafifçe kavradım, rengi bugün ki giysilerimle çok uyumluydu. Başımı hafifçe yana kaydırdım. Doruk bas gitarını kavramış müziğin ritminde kendini kaptırmıştı.

Ve şimdi benim zamanımdı. Şarkıya başlarken kendimden geçtim.

I stay up too late 

-Çok geç kalıyormuşum 

Got nothing in my brain 

-Beynimde hiçbir şey yokmuş 

That's what people say 

-İnsanların söylediği bu 

That's what people say 

-İnsanların söylediği bu 

I go on too many dates 

-Çok fazla kişiyle çıkıyormuşum

But I can't make them stay  

-Ama kalmalarını sağlayamıyormuşum 

At least that's what people say 

-En azından insanların dediği bu 

That's what people say 

-İnsanların dediği bu 

''ÇOCUKLAR.'' Müzik öğretmenimiz Filiz Hoca'nın sesiyle müzik dururken ben hala şarkı söyleme hevesiyle dolup taşıyordum. Mikrofonu geriye ittim ve siyah ojeli parmaklarımı kemirmeye başladım.

Doruk her zaman hayran olduğum gülümsemesiyle Filiz Hoca'ya dönerken ''buyrun.'' diye mırıldandı. Diğer bas gitaristler ve vurmacılar diye adlandırdığım diğer grup üyeleri hocaya kilit kesilirken ben oflamak ve şarkıma devam etmek isteğiyle dolup taşıyordum. 

''Size çok mutlu olacağınız bir haberim var. Türkiye'yi diğer ülkelere karşı siz temsil edeceksiniz artık.''

''Bu ne demek?'' diye sordum artık söylediğim şarkının adını bile hatırlamazken. Dehşet mutlu hissediyordum. 

''2014 Dünya Müzik Yarışması'ndasınız artık. Altı aylık bir turne olacak. New York'tan başlayarak yavaş yavaş şarkı yarışmalarına katılacak ve her kazandığınızda bir adım atacaksınız. ''

Nefesim kesilirken tenim buz tuttu. SONUNDA aradığımı bulmama ÇOK AZ kalmıştı.

Kar tanesiWhere stories live. Discover now