ZOR SEVDALUK - 18. BÖLÜM

750 35 0
                                    

NEFES'TEN

"Nefes kendine geldiğin zaman bizim şirkette çalışacaksın." Eve gelmiştik, geldiğimde Egemen ve Hazal evde yoktu. Aradığımda marketteydiler. Kafasını dizime yaslamış olan Tahir'in saçlarıyla oynarken cevap verdim.

"Ben kendimdeydim." Kafasını kaldırdı ve bana baktı.

"Değilsin Nefes. İstediğin kadar iyiyim de, ama değilsin." Doğruldu ve oturup, ellerimle ellerini kucağımda birleştirdi. "Senin tek bir gülüşün için ömrümü verir, tek bir gözyaşın için dünyayı yakarım."

"Haklısın ama etrafıma bak Tahir. Herkes başıma gelen konuyu açarak beni teselli ettiğini sanıp, aslında daha çok üzülüyorum çünkü unutmak istiyorum. Nasıl iyi olabilirim? Unutmaya çalıştıkça sürekli bana psikoloğa gideceksin, doktora gideceksin, kafanı dağıtman lazım gibi bir sürü kafamı daha çok dolduracak şey söylüyorsunuz ve ben artık boğuluyorum. Bunu sadece senin için söylemiyorum hayatımdaki herkes için. Herkesin söyledikleri beynimde defalarca turluyor ve gittikçe büyüyor ve ben artık beynimde saklayamıyorum. Kimsenin olmadığı bir yerde yaşayıp, kafamı dinlemek istiyorum." Cümlelerim bitince bir an da ayağa kalktı.

"Peki Nefes, gidiyoruz." Anlamamış gibi ona baktım.

"Nereye Tahir?"

"Evimize." Gözlerim şaşkınlıkla daha çok açıldı.

"Nasıl yani? Tahir oturarak anlatır mısın?" Yanıma geldi, oturdu,

"Nefes, sen kafanı dinlemek istediğini söylemedin mi?" Kafamı olumlu anlamda salladım. "O zaman bana güven ve benimle gel."

"Tahir nereye gideceğimizi söyle bari?"

"Sürpriz." Gülümsedim.

"Tamam o zaman, ben hazırlanayım." Tam ayağa kalkacakken Tahir'e sarıldım. "Teşekkür ederim. Her şey için." Bana sardığı kollarını yavaşça ayırdı ve bende ondan ayrıldım. Elleriyle yüzümü kavradı.

"Seni seviyorum Nefes'im." Kafamı yere eğip, ellerimle oynadım. Çenemden tuttu ve kafamı kaldırdı. "Bir kere söyle Nefes. Ben defalarca söylerken sen benden gizleme." Derin bir nefes aldım.

"S-Seni seviyorum Tahir, Tahir'im." Tahir'in dudalarına minik bir buse kondurdum ve hemen oturduğum yerden kalktım ve odama gittim. Gök mavisi elbisemi giydim ve saçımı dalgalandırıp odadan çıktım.

Kapının girişinden Tahir'e seslendim.

"Ayakkabılarımı giyiyorum." Beyaz spor ayakkabılarım giyerken Tahir'in adım seslerini duydum.

"Hadi çıkalım." Kapıyı açtı ve merdivenleri inip, çıkış kapısından çıktık. Arabanın yanına gittiğimizde Tahir'in bana kapı açmasını bekledim ama açmadı. Şaşırdık mı? Hayır.

Yaklaşık 15 dakikalık bir yolculuğun sonunda bir hastanenin önünde durmuştuk.

"Tahir buraya..." Sözümü bitirmeden atladı.

"Seni biriyle tanıştıracağım." Elimden tuttu ve hastane kapısından içeri girdik. Kapının girişinde beni tanıştıracağı kişi zaten bekliyordu.

"Oo Tahir Kaptan." Birbirlerine erkekçe sarıldılar. Yani sert ve kaba bir şekilde.

"Serkan, naber?"

"Aynı, birilerinin ömrünün bittiğini görüp, diğerlerine 'Allah uzun ömür versin.' diyerek geçiyor bizde zaman. Sana sormalı?" Gözleri beni buldu.

"Nefes? Bıraktığımdan daha iyi gözüküyorsun." Anlamamış gibi baktım.

"Anlamadım." Üstündeki beyaz gömleğinden doktor olduğunu anladığım Serkan bana doğru yaklaştı.

Zor SevdalukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin