9. Dönem 💼

6.7K 508 397
                                    

"KULAKLARIM DOĞRU MU IŞITTI?! MINSEOK SEN DE DUYDUN MU?!" RiJin bağırarak ve aynı zamanda yanında oturan Minseok'u sarsarak konuştuğunda derin bir nefes alıp gözlerini yumdun.

Biliyordun işte böyle bir tepki vereceğini. Ne diye en kalabalık yerde söyleyesin tutmuştu ki?

"Evet Jin-ie duydum ama beni bırakmazsan beyin sarsıntısı geçireceğim! Sarsma beni!" Minseok kendini RiJin'in elinden zar zor kurtarırken ona özür dileyen bakışlar attın.

"Ay ben bunu nasıl sindireceğim? Parende falan atasım var şu an. Minseok şu boşluğa doğru sallasam mı kendimi?" RiJin tam ayaklanmış gidiyorken Minseok onu tutmuş ve yerine oturtmuştu.

"Otur oturduğun yerde müşterilerimi mi kaçıracaksın?"

"Aman sanki çok güzel mekanın varmış gibi konuşuyorsun! Pastalarında hiç güzel değil bir kere hıh!" Minseok alaycı bir şekilde RiJin'e baktı ve kollarını kavuşturdu.

"O yüzden geldiğinden beri 4 dilim yedin değil mi?" RiJin'in kızarıp bozarmasına gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdın.

"Güzel olduğundan değil o bir kere. Neyse ya bak konu kayıyor senin yüzünden Kim Minseok!" Işaret parmağını ona doğru sallayıp konuştuktan sonra sana döndü. "Kız bu ne zaman hoşlaşmaya başlamış senden konuşmadınız mı anlat çabuk!"

"Konuşamadık çünkü Ingilizce hocası odaya girdi." Yüzünü düşürerek konuştuğunda RiJin'in de gülen yüzü solmuş kaşları ciddi bir şekilde çatılmıştı. Minseok dudağını ısırıp etrafta ne kadar müşteri olduğuna baktı. Neyseki bir kaç saat önceye göre daha azdı.

"Beni bilirsiniz kötü söz etmek pek tarzım değildir AMA BEN O YELLOZUN SAÇINI BAŞINI YOLARIM! Tam her şey düzeliyor diyorum bir yerden yine itlik çıkıyor bak elim ayağım titremeye başladı Minseok! Ben bu kız mutlu olacak diye seviniyorum kıytırık Ingilizceci çıkıyor piyasaya! Bir de onu mu yolalım yani ne istiyor?!" Etraftaki müşteriler şaşkınlık ve merakla size döndüğünde RiJin ayağa kalktı.

"Siz de ne bakıyorsunuz be?! Hiç mi sinirlenen insan görmediniz?!" Herkes geri önüne döndüğünde RiJin de yerine oturup sandalyesini sana yanaştırdı.

"Kıstırayım mı kuytu köşeye? KyungSoo'yu MSN'den sil diyeyim mi?" Sana doğru eğilip konuştuğunda kendini tutamayıp surat ifadesine ve cümlelerine kıkırdamıştın.

"Saçmalama RiJin! Hem KyungSoo bizim kızdan hoşlanıyorsa başkalarına fırsat vermez. Sadece bir süre bekleyin. Uygun zaman gelince tekrar gelecek sana."

"Umarım dediğin gibi olur Minseok yoksa kan gövdeyi götürür hoca elimde kalır! Nedir benim çiçeğimin çektiği çile be!" RiJin tekrar yükselip bağırdığında bir kaç müşteri hesabı isteyip ayaklanmıştı.

***

KyungSoo, sahildeki banka oturup gözlüğünü çıkardı ve ağrıyan gözlerini ovuşturdu.

Bir kaç aydır içinde kaynayan volkan artık kendini tutamamış ve patlamıştı. Patlamakla yanlış mı yapmıştı yoksa doğru mu yapmıştı bilmiyordu. Tek bildiği içinin biraz da olsa rahatlamış olduğuydu.

KyungSoo kimseyi sevmemişti. Böyle bir şeye de ne fırsatı ne de zamanı olmamıştı zaten. Yüreğini ilk kez çarptıran parıl parıl parlayan öğrencisi olmuştu.

O, KyungSoo'nun öğrencisiydi. Bu durum ne kadar doğruydu? Hangi yanı etikti? Hem onu da etkilemez miydi bu? Ilk sorunu yaşamışlardı bile. Düşünmekten deliye dönmek üzereydi. Ama vazgeçmek istemiyordu ki. 25 yıllık ömründe ilk defa birini sevmek istiyordu. Bu boğucu ve yorucu hayatın da dinleneceği bir liman olsun istiyordu. Normal bir insan gibi ilişki yaşamak istemesi çok muydu?

Sadece Profesör [KyungSoo OC]Where stories live. Discover now