"Tattoo"

525 77 53
                                    

Louis

"Sen bunu nereden biliyorsun?" yeşilleri ürkekleşirken kolundan kavradım.

"Cevap ver bana." gözlerini kaçırırken kısık bir sesle konuştu.

"Kolumu bırak."

"Bunu kimse bilmiyor. Kazadan, hafıza kaybı yaşadığımdan, uzun süren bir tedavi gördüğümden kimsenin haberi yok. Sen nasıl öğrendin? Sen nasıl bilebilirsin bunu?" sert sesimle dalgalanmaya başlayan yeşilleri mavilerimi bulurken içim titremişti.

Ölümüm olacaktı o yeşiller.

"Neler oluyor?" irkilirken gözlerini kaçırdı. Omzumu silkip sesin sahibine döndüm. Kahverengiler bir şey yakalamak istercesine ikimiz arasında gidip gelirken planı uygulamaya başlamanın tam zamanıydı.

"Modelinizin haberinin olmadığı çekimi konuşuyorduk." Stan derin bir iç çekerken hafifçe başını salladı.

Sözünü tutmalıydı.

"Bunu söylemeyi unuttuğum için özür dilerim evlat. Son anda çıkan bir durum. Koleksiyonda birkaç tane küçük değişiklikler yaptık. Ve bunu senden rica ediyorum."

"Ben bunu yapamam." titrek çıkan ses ile kaşlarımı çattım.

Kaç yıldır modeldi ve bunu yapamayacağını mı söylüyordu ki çok büyük markalarla çalışmış bir modeldi.

"Louis'e güvenim tam. Ne olursa olsun Harry." bu da neydi şimdi?

Kaşlarım çatılırken kelimeler dudaklarımdan dökülmeye başlamıştı bile.

"Ne olursa olsun bana güveniyorsunuz demek? Gurur mu duymalıyım bilemedim Bay Diesel."

"Tanrı aşkına William."

"Cevabımı alamadım."

"Çünkü cevap vermedim. Sorgulamayı bırak ve her zamanki gibi diğer markaları çıldırtacak bir çekim yap." Harry'e dönerken bakışları yumuşamıştı.

"Bir daha olmayacak. Sadece bu gece için."

"Olmayacak?"

"Söz veriyorum. Şimdi beni rahat bırakın ve bu arada isteğinizi yapabilirsiniz."

"Stan!" yanakları kızaran güzelle gülmemi tutamazken karnıma gelen darbe ile acıyla inledim.

"Tanrım! Neden vurdun ki şimdi?" karnımı tutarken derin bir nefes aldım.

"Gülme." yumruk atmak ne zamandan beri çözüm olmuştu?

Ulu Tanrım.

"Bu gece özel bir gece. Victoria ile olacağım ki bu yüzden beni sakın aramayın. Ölmek üzere değilseniz asla aramayın. Ama eğer ki aradınız ve ölmek üzere değilseniz. İşte o zaman ikinizi ben öldürürüm. Şimdi. Sorusu olan?" tam elimi kaldırmıştım ki bağırdı.

"Soru yok!"

"Ama so..."

"Ben gidiyorum ve kavga istemiyorum." ardından kapıda bekleyen asistanına doğru hızla adımlamaya başladı.

"Kendimi deli sanırdım ben."

"Louis!"

"Bir şey demedim. Dedim mi?" inanamazcasına bakarken çapkınca gülümsedim.

Başını olumsuzca sallayıp giyinme odasına doğru adımlamaya başlaması ile somurtmaya başlarken gözlerimi kıstım.

Beni deli ediyordu.

LOVE AGAIN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin