Soğuk duvarlara anlattığım kaçıncı hayal bu sayamadım. İçimi ısıtan mutlu biten masallara inat hırçın sevgisizlige alışan kalbim... küçüklüğüne mührü basmış elinde yırtık tozlu yapraklarla dolu dizgin sesinin sindigi masalının prenses isimli ölü papatyaları. kimselere anlatamadım içimdeki yangını sevmek isterken yanmaya başlayan her hücremi kurtarırken yanam hayallerim var ortada, kimseden korkum yok ama kalbimden çok korkuyorum,biliyorum ki ne zaman birini kabullense canımın her hücresi yanıyor, yakıyor düşündüğüm her hayalime sonunu bilmeden koşanlardanım.sana koşarken batan can kırıklıklarını aldırmadan. şimdiki olduğu gibi cayır cayır yanan hücrelerimi kora çevirmeye koşuyorum. sizin gibi nefes almak kolay olmayan nefessizligime inat koşuyorum. nefesler olmuş nefret nefrete muhtaç bir geçmişim ne zaman gelirsiniz değil nasıl bıraktığınız'la ilgilendim bu zamana kadar. Alevlere alışan yüreğimi göz yaşlarımla doyuruyorum. Sizin beni sevgisizlikle doyurmayı başardığınız gibi...
Uzun bitmeyen yolculuğuma yenisi ekleyerek tozlu yola bir izimi daha bıraktım. Herkes aslında herkesin izlerine inat yaşamıyor mu bu basit hayat döngüsünde.. o yüzden yok mu aç insanlar sevgiye, muhtaç kalbini taşımaya mecali olmayan ama yaşamaya olan muhtaçlıgı. Tamda bizim dünyaya gelirken ailemize olan muhtaçlıgımız gibi. oysa kimsesizler hep kalpsiz mi doğuyor? Hayır onlar nefeslerini kimsesizligine gömerek kor yapıyor kalbinde ki sevgisizligi.
Buram buram kokusu vardı hayallerimin... burası benim evimdi sığındığım liman, ağladığımda gözyaşlarımı içine akıtan annesizligi bir nebze olsun unutturan cennetim. Uçurum benim evimdi sığındığım limanım yanlızlıgıma sırdaş olan geceye bıraktığım acılarım var. Nefes alıyorum, burası nefessizligime inat nefes almaya muhtaç bedenime ıyi gelen umudum...
Saatin kaç olduğunu umrumda değildi evimde güvendeydim ben güneşin doğuşu evimi ısıtıyordu huzuruma güneş gibi doğuyordu.
Telefonumun çalmasıyla huzursuzlandım herkese telefon numaramı verenlerden değildim bir iki kişi de belki. Telefonu arka cebimden çıkardım arama sonlanmıştı şifreyi girerek cevapsız aramaya bastım ' küçük ' neden beni arasın ki sabahın köründe tekrar dönüş yaparak kulağıma götürdüm bir iki çalmada açtı. Sesi telaşlıydı ne dediği anlaşılmıyordu "küçük doğru düzgün konuş anlamıyorum " bir iki haşırtıdan sonra sesi düzgün gelmeye başladı. Keşke gelmeseydi dedikleri hiçte hoş değildi sinirlerimi kontrol edemiyordum oysa kendime ne kadar sözüm vardı. Hızla evimi arkada bırakarak geldiğim yola geri döndüm
Ayaklarım yere haddini bildirirmişcesine kavga ediyordu gözlerim yine donuklaştı hayır yine eskiye dönüyordum. Herkesin korktuğu asi ela, elâlarında cayır cayır yanan ela...
![](https://img.wattpad.com/cover/183911804-288-k711596.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nefesini tut
ChickLitKimse kimsesiz değildir. Kalbini kimsesiz bir çocuğuna benzettiginde işte ozaman kimsesizsin... Ela masumlugunu eskiden annesinin anlattığı masallara gömen bir kızdı uçuruma gizlediği onca hayal vardı yüreğinde oysa bilmiyordu uçurum insanları ö...