bad street

973 91 17
                                    

Bugün Harry'ninilk iş günüydü. Fırının sahibi Barbara ile çok iyi anlaşıyorlardı. Harry, sabah erkenden geliyor ve fırının ilk defa tanışacağı harika ötesi kap keklerini hazırlayıp, fırına veriyordu. 

Kasaba sakinlerinin gelmesine yakın dumanı üstünde kap kekleri tezgaha diziyor ve insanların gelmesini bekliyordu. 

Harry, sanatını insanlara sunmuştu. Bu konuda her zaman heyecanlıydı. Acaba beğenecekler miydi? 

İnsanlar fırının içine doluşuyordu. Sabah kahvaltısını burada yapmayı tercih edenler ise masalara geçiyordu. İşte başlıyor!

"Leziz görünen keklerden 3 tane alabilir miyim?" dedi yaşlı bir bayan. Harry gülümsedi ve 3 tane kap keki paketledi.

"5 dolar, efendim." Poşeti bayana verdi ve bayandan 5 sterlini kaptı. İyi bir başlangıçtı. 

"4 İngiliz çöreği alabilir miyim?"

...

"3 tane şu kekler ne kadar ediyor?" sevimli küçük kız kasanın arkasından Harry'e seslendi. 

"5 dolar.." Kız elinde ki parayı kasaya uzattı.

"2 tane alayım ben, param yetmiyor da..." Harry kızın elinde ki parayı aldı ve saydı. 3 keke yetecek parası yoktu fakat ona bir tane daha kek verecekti. Bir kekten bir şey olmazdı, herhalde. 

"Al bakalım, bir kekte benden sana hediye olsun." Harry kıza paketi uzattı.

"Teşekkür ederim kıvırcık saçlı abi." Kız gülümsedi ve fırından ayrıldı. Harry bu duruma sevinmişti. İnsanları her zaman mutlu etmeyi severdi. Çünkü o da mutlu olurdu.

"Her parası olmayana böyle mi yapıyorsun, kıvırcık?" Yiyecek kırıntıları olan tezgahı sildi ve kafasını kasanın arkasında olan erkeğe çevirdi. Yeşil gözler, mavi gözlerle buluşmuştu. 

"Hayır, sadece insanları mutlu etmeyi seviyorum." Harry ciddi bir ifadeyle bunu dile getirmişti. Para eksilirse Harry'den eksilirdi, ona ne oluyordu? Evet, şuan paraya ihtiyacı vardı fakat birkaç dolardan zarar görmezdi? Evet, görmezdi.

"Bu kekleri ilk defa burada gördüm. 6 tane ver." Harry tekrardan gözlerini mavilerle buluşturdu. 'Verir misin?' demek varken emir vermek niyeydi? 

6 tane kap keki paketledi.

"Al. 10 dolar." Yeşil gözlerini mavi gözlere kenetlemişti. 

Louis, bu duruma gülmüştü. Dudağında ki piercing'i dişledi ve cebinden 10 dolar çıkardı. Ne kadar masum ve saf... diye düşündü. Buralarda başı belaya girebilecek kadar saftı..

"Görüşmek üzere, kıvırcık." Louis poşeti de aldı ve fırından ayrıldı. 

different || larry stylinsonWhere stories live. Discover now