Tanışma

9 1 1
                                    

Saatin yelkovanını birkaç saniye daha kontrol etti genç kız. Sıkılmıştı, etütte zaman geçmek bilmiyordu. Üstüne üstlük zaten odaklanmakta zorluk çekerken arkasındaki iki kişinin fısıldaşması sinirlerini bozuyordu. Hayır hayır, fısıldaşmak değil ; içlerinden biri bildiğin normal konuşma ses tonu ile konuşuyordu. Kız dayanamayıp arkasını dönünce konuşan çocukla göz göze geldi. 

Çocuğun şaşkın bir suratı vardı. İri gözleri, hafif aralık dudakları.. Bir süre göz göze kaldılar. Kız bakışlarından ne diyeceğini anladığını düşünerek ''Anladın herhalde?'' dedi. Cevap vermeyince devam etti ''Çok konuşuyorsunuz da.''.

İlk aşkıyla ilk kez göz göze geldiğini bilmeden önüne döndü.Gün boyunca da her gün yaptığı aynı şeyleri bir tiyatro sahnesinde aynı oyunu tekrar oynarcasına yapmaya devam etti. Bundan şikayetçi de değildi. Biliyordu, durağan bir hayatı vardı ama geleceğe dair ümitliydi. En azından hayatımı böyle durağanken daha iyi kontrol edebiliyorum diye düşünüyordu. Çok mutlu değildi ama içi rahat ve huzurluydu. 

Ertesi gün yine etüt salonunda ders çalışırken gördü onu. Sınıf arkadaşının önünde arkası dönük oturuyor ve onunla konuşuyordu. İçindeki anlamsız dürtüyle yanlarına gitti. Arkadaşıyla konuşmaya başladı fakat asıl amacı çocuğu gözlemlemekti. Oldukça anlamsız bir davranıştı ama içindeki konuşma arzusu daha baskın gelmişti. 

''Sen dün arkamda oturan çocuk değil miydin?'' 

Çocuk başı hafif öne eğik bir şekilde bakarak ''Evet, o yüzden yüzüne tam bakamıyorum.'' dedi.

Kız afallamıştı. Evet,kesinlikle bu beklemediği bir cevaptı. Genelde tanımadığı bir insanı sert bir üslupla uyarırdı -ki bu çocuk bir istisna değildi- ve aynı üslupla cevap alırdı. Sert üslubundan dolayı üzgün olduğunu belirtme gereği duydu kız. Sohbetin devamı ise klasik bir tanışma faslıydı.

Konuşma sonrası ikisi de ilerde birbirlerinin hayatlarına nasıl dokunacaklarını bilmeden ayrıldılar.





Dijital GünlükWhere stories live. Discover now