Başlangıç

19 0 0
                                    

Ben Araz, kim olduğum veya ne olduğum oldukça ilgini çekecek,eminim.Ama önce en başa gitmeliyiz.Her şeyin başlangıcına... Yağmurlu bir günde öz ailem beni bir başkasının kapısının önüne bırakıp kaçmış.Hem de henüz birkaç günlükken.Aslında bu durumu fazla kafama taktığım olmaz çünkü beni gerçekten iyi bir insana bıraktılar.Belki de öz annem olsa bu kadar sevebilirdi beni...Sadece bu yüzden kendimi o kadar şanslı sayıyorum ki.Tabi her insan öz ailesinin yanında olmak onlarla beraber olmak ister.Kimse terk edilmek istemez.Kimse kan bağı bile olmayan birine anne demek istemez.Ama biliyor musun bazı şeyler engellenemez.Sen ne kadar olmasını istemesen de o senin kaderindir ve bir gün gelip seni bulur, bulacaktır.Bundan emin olabilirsin.Ama ben bu durumdan asla şikayet etmedim.Bir gün bile olsa şuan üvey annem olan fakat benim öz annem olarak gördüğüm Burcu annemi terk etmeyi ona sırtımı dönmeyi düşünmedim.Şuan 17 yaşındayım ve 17 yıldır onunla beraber olmak benim için hazinelerin en büyüğünden bile önemliydi.O her zaman beni sevdi, büyüttü.Nasihatleriyle bana hep yol gösterdi.O olmasaydı şu anki ben, ben olamazdım.O şuan çok yaşlı ve ben onu kaybetmekten çok korkuyorum.Emekli öğretmen maaşıyla hem beni okutmaya çalışıyor hem de evi çekip çevirmeye.Yazın bende ona maddi açıdan yardımcı olabilmek için çalıştım.Annem çalışmamı istemedi çünkü sürekli endişeleniyordu, bana bir şey olmasından korkuyordu.Nedenini bir türlü anlayamıyordum.Yani böyle çalışan sadece ben değildim ki.

"Tatlım...aşağıya gel yemek hazır."

"Tamam anne, geliyorum."

Hızlıca aşağıya indim.annem masada kendi yerini almış beni bekliyordu.Asla ben olmadan yemeğe başlamazdı.

"Hadi tatlım yemeğin soğuyacak.Yoksa yine odanda derin düşüncelere mi dalmıştın.?"

"Ahh...Ne?.Hayır tabi ki de anne."

"Peki Araz.Hadi artık yemeğine başla."

Bende susup sakince yemeğimi yemeye başladım.Annem bana öyle içten bakardı ki.Tıpkı şuan ki gibi.Sofrada fazla yemez.Hep beni tıka basa doyurmaya çalışırdı.Merak ediyorum gerçekten ben onu hak edecek ne yaptım.Tanrım sana ne kadar teşekkür etsem azdır.Öz annem olmayabilir.Ama ben onu öz annem olarak görüyorum.Yarın okul başlayacak.Ha bu arada söylemeyi unuttum ben aslında Türküm fakat Amerika da yaşıyorum ve şuan burada Beverly high school denilen lisede 4.sınıfa geçtim.Pek fazla arkadaşım yoktur.Tamam aslında hiç arkadaşım yok.Şu okulda popüler olan çocuklardan değilim anlayacağınız.Sadece ben, benim işte Araz Black.Annem beni bulduğu sırada üzerimde bir mektup varmış buradan benim Türk olduğumu öğrenmiş .Adımında Araz olmasını onlar istemiş.Ne saçma değil mi.Hem beni terk ediyorlar hem de adıma karar veriyorlar.Artık dertleri neyse.Annem de onların dediği gibi yapmış ve adımı Araz koydurmuş ve kendi soyadını almışım.Böylece evlat edinilmiş oldum.Her neyse artık yemeğimi bitirip odama geçeyim.Malum tatilde pek ders çalışamadım en azından en son nerelerde kaldığımıza bakarım.Masadan kalkıp, anneme nefis yemekleri için teşekkür ettikten sonra odama geçtim.Ve kitaplara gömüldüm.Ertesi gün saat yedi de kalkıp okula gitmek için hazırlandım annem her okul sabahı olduğu gibi kahvaltımı hazırlamış ve dayanamayıp yatmıştı.Hızlıca kahvaltımı ettikten sonra okul yolunu tuttum.Bisiklet sürmeyi çok seviyordum ve okula bisiklet ile beraber gitmek benim için büyük bir zevkti.Yedi buçukta ders başlıyordu .Acele etmeliydim.Acele edeyim derken okulun kapısından girer girmez bir kızı eziyordum az kalsın.Kızın yanına gittim.

"İyi misin , bir şeyin yok ya?"

Tanrım bu kızı daha önce bu okulda hiç görmemiştim ve o ...o çok güzeldi.Bir anlığına göz göze geldik ve sanki yıllardır tanışıyormuşuz gibi hissettim.Gözleri çok güzel bir maviydi.Bir an gözlerinde kaybolmak istedim.Sonra aklıma derse geç kaldığım geldi ve hızlıca kızın yanından ayrıldım.Ayıp oldu ve tam bir öküzüm biliyorum.Ama eğer sıfırcı hocanın dersine geç kalırsam hem dersin sonuna kadar tahtada tek ayak üstünde bekleyecektim, hem de sıfırı basacaktı.İnsafsız, insan.Sanırım neden ona sıfırcı dendiğini anlamışsındır.Gören matematik dersine değil de savaşa gittiğimizi sanır.O adam bu kafayla nasıl matematik okudu orası tartışılır.Dersin başlamasına son bir dakika kala yetiştim derse.Adam bir dakika falan demiyor.Canımızı okuyordu.Neyse ki okulun ilk gününden okula geç kalmadım.Kötü bir başlangıç olurdu.Ve işte yine o sıkıcı matematik dersi.Biri beni öldürebilir mi?

Birden kapı açıldı ve içeri bir kız ve arkasından müdürümüz Uzaylı John girdi.Tanrım ne tuhaf bir okul burası cidden.Açıkçası bu adama uzaylı denmesinin nedenini bende bilmiyorum.Sadece ortama ayak uydurmak adına bende uzaylı diyorum .Yalan söyleyemem.O.M.G bu kız benim sabah az kalsın vinç ettiğim kız değil mi.E..vett.Ta kendisi.Ne yani koskoca okulda bula bula bizim sınıfı mı buldu bu uzaylı .

"Evet arkadaşlar, bugün aramıza yeni bir arkadaş katıldı.Bu son senesini bizimle daha doğrusu sizinle beraber geçirecek.Kendini tanıt kızım."

"Adım Suze."

Ardından John dahil herkesin sesi soluğu kesildi.Ne yani bu kadar mı diye düşündü herkes.Şaka mı bu? Sıfırcı araya girerek;

"Peki kızım geç boş bir yere otur ."

Hayır hayır bana gelme git git.Olamaz boş bir yere otur denilirken.Git Arazın yanına otur demediler ya sana.Kahretsin.Rezil oldum.Suze kağıt ve kalem çıkararak bir şeyler yazıp önüme uzattı.Kağıtta aynen şöyle yazıyordu.

"Bu sabah olan şey de neydi öyle.Sanırım bunu telafi etmen gerekiyor."

Ben şaşkın şaşkın ona bakarken o yine bir şeyler daha yazdı ve bana uzattı.

"Şaşkın halin hoşuma gitti :) "

Gözlerim daha da açılırken çenemde aynı oranda aşağı düştü.Hemen kendimi topladım ve bende kağıda birkaç şey yazdım.

"Senin için ne yapabilirim?"

Yazdığımı okuyunca bir anlık gülümsedi ve kısa bir süre düşündükten sonra.Yine kağıda bir şeyler yazdı.Kağıda yazdığı şeyi okumamla birlikte birden "Nee..??" deyiverdim sınıftaki hocayı ve diğerlerini unutarak.Benim aklımsa hala yazan şeydeydi...

SESSİZ AVCILARWhere stories live. Discover now