Bölüm 2

5 0 0
                                    

Bir insanın canını ancak sevdikleri acıtabilir. Canının bir parçası olmayanlar zaten canına istese de zarar veremez. Sevdiklerimizin bize yaşattığı acıdan daha çok onlardan böyle birşey beklemediğimiz için yanar. Acı sürekli isim ve şekil değiştirebilir fakat hissettirdiği ateş aynıdır. Küçükken başlar bizde acının bilinçaltımıza girmesi. Bazen bir sakarlıkla kendimize zarar veririz, bazen de kaza sırasında yanar canımız. Annemiz bizi her fırsatta koruyacağına söz versede, hayatta çektiği acı ve sıkıntılar yüzünden önce kendisi başlar bağırarak canımızı acıtmaya...

Büyürken gelişimimiz için vitamin, protein vs. alırız oysa çektiğimiz acılardır bizi büyüten. Tıpkı hastalığa bağışıklık kazanmak için aşı olduğumuz gibi, hayatta yaşayabilmek için de acı çekmeye mahkumuz. Acıyı o kadar özümsedik ki adeta hayatımızın bir parçası olarak yaşarız. Anaokulunda okuyan bir çocuktan tutun üniversite öğrencisine kadar arkadaşlarıyla oynarken yada trafikte giderken ufak tefek sakarlıklar aksilikler kazalar yaşarlar bir kaç dakika sonra her şey normalmiş gibi hayatlarına geri dönerler. İşte böyle acıyı küçümseriz, tıpkı az önce sizin okuduğunuz benim de yazdığım gibi belki merdivenlerden düştü çocuk belki de bindiği araba kaza yaptı fakat ben bu acıları küçümseyerek ufak tefek sakarlıklar olarak adlandırdım.

Küçükken ağlarız belki dondurmamız yere düştüğü için belkide bisikletten düştüğümüz için ama büyüdükçe değişir ağlama sebebimiz bazen canımızdan bir parçayı kaybettiğimizden ağlarız,kimi zaman dayanamayız çevremizde olanlara,bazen de sevgimize karşılık bulamadığımızdan.İnsandır bu dayanamaz acıya bi yerden sonra acıyı hafifletmek isteriz ağlamak isteriz içimizdeki okyanusu kurutmak için.Ama okyanusya bu kurumaz sadece içimizde bir meltem eser o okyanusun üstüne sonra devam eder o okyanus içimizde fırtınalar koparmaya.Ama insan ya bu ağlar rahatladım zanneder içimdeki acı dindi zanneder okyanus kurudu zanneder ama sonra birisi çıkar bir söz söyler gelir bir hareket yapar burun direği sızlar anlar o zaman geçmemiştir acısı sadece hafiflemiştir.Öyle zamanlarda kafasını kaldırır yukarı gökyüzüne bakar sırf ağlamamak sonra anlar ki geçmicek indirir kafasını elleriyle oynamaya başlar işte o an sadece bir kelimeyle ifade edilir ÇARESİZLİK...Gerek zayıf insanların gerek büyük insanların en büyük düşmanıdır çaresizlik.Bir insan çaresizliği tattıktan sonra çok zor toplanır.Çaresizlik çıkmaz bir sokaktır çoğu zaman o sokağa iki çeşit insan girer.Girip sonunu bildiği halde sonuna kadar giden insanlar ve sonunu görüp o sokaktan çıkmak için geri  dönmek isteyen  insanlar ama çaresizlik yoluna bi kez giren çok zor çıkar.

-NİSA ODACI

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 02, 2019 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

CAN ACISIWhere stories live. Discover now