OTUZ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

155 14 4
                                    




O... o benim ortaokul ikiden beri sınıf arkadaşımdı. E tabi sedefinde. Ne çok yakınız ne de çok uzağız birbirimize. Ama baya güçlü bir bağ var aramızda. Merve ve ailesi babasının işleri dolayısıyla ingilteredeydiler. Ama şu an Merve burada.

"Ben seni çok özlediiiiim." dedim ve onun kollarından kendimi ayırdım. "Bende seni çok özledim. O yüzden buradayım ya. Ama burada sadece bir hafta kalacağım." dedi ve dudaklarını büzdü. "Offfff. Ama çok az." dedim ve bir çocuk edasıyla kollarımı göğsümün altında birleştirdim. "Hem sen benim burada olduğumu nereden biliyorsun? Ve nerede kalıcak- ha dur dayıngil biradaydılar." dedim işaret parmağımı havaya kaldırdıktan sonra. Merve'de işaret parmağını kaldırdı ve benim işaret parmağına vurdu. "Sinyalinden buldum ay-" cümlesini kesen sedefin kollarını iki yana açarak çığlıklar içerisinde koşarak Merve'ye gelmesiydi. "Aaaaaağ. Senin ne işin var burdaa?" dedi ve Merveyi düşürecek şekilde üstüne hopladı. "Sizi özledim." dedi ve gülen yüzü bir anda söndü. "Noldu?" dedim elimi koluna koyarken. "Mezarlığada gidelim tamammı?" dedi ve elini benim omuzuma koydu.

Sanırım ne demek istediğini anladım. Hiç konuşma lütfen. Çünkü şurada oturup ağlayabilirim. "Tamam." dedim ve kenarda bizi izleyen duru- Egemen çiftinin yanına ilerledim. Kollarından tuttuğum gibi Sedef ve Merve'nin yanına getirdim.

Hepsini birbirleriyle tanıştırdıktan sonra Merve'yi de alıp lunaparka geldik. Onuda dahil etmek istedik eğlencemize. Oda eğlensin yazık.

*******
Yorucu ve aşırı eğlenceli geçen bir lunapark gezmesinden sonra bizim eve gelmiş oturuyorduk. Ama Egemen yok. O gitti. Bizimde işimize gelir. Dedikodu yapamayız yoksa.

"Eee Merve sevgilin varmı?" diye soran Duru'nun sorusu bu uzun süren sessizliğin sonunu getirmişti. "Vaar. Ve kendisini oldukça seviyorum. İki yıllık bir birlikteliğimiz var." dedi büyük bir sevecenlikle. Sedefe baktığımda ise durgun olduğunu gördüm.

Derin bir nefes aldım ve konuyu değiştirmek amacıyla yatağımın üstüne çıktım ve açık olan bilgisayardan şarkı açtım. "Allah ayırmasın." dedim ve müziğin sesini sona ayarladım. "Hadi lan kalkın." dedim. Açtığım 'yaram derinden' şarkısına ayak uydurarak söylemeye başladım.

"Susmaz gönlümün yarası
Çık gel Allah'ın belası
Kavuşmak öyle zor değil ki
Sadece iki parmak arası

Susmaz gönlümün yarası
Çık gel Allah'ın belası
Kavuşmak öyle zor değil ki
Sadece iki parmak arası

Yaram derinden gittin
Tutamadım elinden bittim
Bıktım kendimden dön
Ölüyorum derdinden

Geri gelmez zaman
Dönemez misin ellerden
Söyle kim kahraman
Düşemeyen dillerden

Geri gelmez zaman
Dönemez misin ellerden
Söyle kim kahraman
Düşemeyen dillerden" bağırarak söylediğimiz şarkı sedefin telefonunun çalması ile bölündü. Tühh be. Sedef bana baktı. "Ayça bence zamanı geldi." dedi ve telefonu açtı. Neyden bahsettiğini anladım. Eymenden ayrılacak sanırım. Yapma ya. Sende çok üzüleceksin o da, yapma. Pfff.

"Alo... e-eymen buluşalımmı?... konum atıcam ben sana." dedi ve telefonu kapattı. Bana baktı ve kollarını açarak bana geldi.

Beklediğim şeyi yaptı ve başını omzuma yan bir şekilde koyup ağlamaya başladı. "Artık söylememim zamanı geldi. Sedef eğer sabahki konuştuğumuzu yaparsan seninle alakamı keserim. Senin üzülmene dayanamam. O yüzden bunu iyi düşün. Asla sabahki konuşmayı yapmayacaksın onunla. Yaptığımız konuşmayı unut. Eğer yaparsan seninle konuşmak değil yüzüne bakmam." dedim ve sedeften ayrıldım. Bize anlamayan gözlerle bakan Duru ve Merve'ye döndüm. "Sonra konuşalım." dedim ve odadan çıktım.

TATLI BELA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin